Malum-u aliniz Alanyamız bir Selçuklu şehri.Hala bu izler en kesif ve kalıcı şekilde şehrin üzerindeki etkisini devam ettirmekte.Öyle ki Sultan Alaeddin 800 sene önce şehre bir mühür vurmuş,bir kimlik kazandırmış ve aradan geçen onca zamana rağmen ne başka beylikler,ne Osmanlı ne de Cumhuriyet dönemimiz bu kimliğin önüne geçecek bir şey koyamamış.Özellikle kale,kule ,tersane ,tophane, dünyadaki ayakta olan tek sultan bahçesi Hasbahçe vb diğer mimari öğelerle kalıcı bir kimlik tesisi gerçekleşmiş oldu.Hala yurt dışında bile Alanya deyince insanların aklına bu yazdığım kimlik tesis edici unsurlar gelir.

Her medeniyet ve kültür mümessilleri mimari öğelerini şehre serpiştirirken dini ,örfi, milli ,evrensel vb anlayışlara da yer verir. Bazen geçiş dönemi dediğimiz eski Orta Asya Türk inancından tam olarak kopulamadığı ,İslami dönemin içerisinde hala kendine yer bulan ,başkalaşan ya da İslami kültürün izin verdiği ölçüde ,o daire içinde yaşamaya devam eden kültür öğeleri de kendini bu mimari eserlerde göstermektedir.Bu bazen bir hayvan motifi,bazen bir tabiat öğesi,bazen bir kozmolojik ve astrolojik desen ,bazen geometrik şekil ,hatta bazen de bir suret şeklinde tezahür etmekteydi.O asrın idrakine bir şeyler haykırdığı gibi,sonraki asırlara da bir şeyler fısıldayan önemli mesajlar idi bu betimlemeler.Selçuklu şehirlerinin hemen hepsindeki bazı eserlerde betimlemeleri görmek hala mümkün.Bu bazen bir cami,bazen bir medrese,bazen bir köprü,kale,kule hatta Alanya’daki gibi bir kervansaray ya da tophane( Deniz köşkü ? ) de olabilmekteydi.

Türk sanatında aslan figürleri OrtaAsya dönemlerinden beri taş işlemeciliği figürü olarak devam edegelmiş ,İslami döneminin bizim açımızdan önemli bir dönem olan ,İslami dönem Selçuklu Anadolu’sunda da kendini eserlerde göstermeye devam etmiştir.

Aslan; savaş, zafer, iyinin kötüyüyenmesi,kudret ve kuvvetin uygulanışı olarak manalandırılmıştır.Türkler’deaslanın duruşu yönüyle de manaları başkalaşmaktadır.Yeleli Aslan, av halindeki aslan vbfarklı anlamlara gelmekteydi elbette.Türkler’in İslam'ı kabulünden sonra da elbette manalarda değişiklikler oldu. İslami dönemin bazı sanat eserlerinde ise aslan ismi veya unvanı taşıyan Hz. Ali’ye olan sevgiden kaynaklı aslan tasvirlerinin yapıldığı görülmektedir. Kuvvet, cesaret ve kahramanlıklarından dolayı, ‘savaşta tekrar veya döne döne saldıran aslan’ anlamına gelen “Haydar-ı Kerrar” olarak anılan Hz. Ali’nin bu adı veya unvanı, Anadolu’da Bektaşiler sayesinde aslana verilen önemin artmasına neden olmuş ve tasvirlerinde yer bulmasına kaynak teşkil etmiştir.(Ş.DURSUN)

Anadolu Selçuklu sanatı ,medeniyet tarihimizde

önemlibirmerhalesini teşkil etmektedir. Selçuklu sanatının en önemli özelliği kendinden öncekidönemleri temel alarak ve devam ettirerek yeni bir üslup

oluşturabilmesidir.Bu bağlamda Selçuklu ,hususan Anadolu Selçuklu sanat anlayışı Orta Asya ile Osmanlı arasında bir köprü görevi görmüştür desek abartmış olmayız.

Anadolu Selçukluları’nın

Anadolu'yu bir uçtan bir uca imar ettikleri 12. ve 13.yy arası ,insanı hayrette bırakan farklı bir dönem olmuştur.Bir geçiş dönemidir elbette ve iyi ki de böyle bir dönem yaşanmış ve sanata yansımış. Selçuklular

İran'dan Anadolu'ya gelirken Sasani ve erken İslam sanatının anlayışlarını da getirmişlerdir.

Anadolu'ya geldiklerinde zengin taşocakları ve taş

ustaları bulan Selçuklular, kendi anlam dünyalarını da katarak çok özel bir sanat anlayışını ortaya koydular.Anadolu’nun bu yeni harika çocukları her alanda olduğu gibi sanatta da ,özellikle taş işlemeciliği sanatında da harikalar yaratmışlardı.

Anadolu'da yaşananlar Ermenitaşişlemeustalarının becerilerini de birleştirerek adeta bir ortak miras olarak ortaya koymuşlardır.

Alanya tophanesinin? (deniz köşkü ? ) üst katında her iki yüzde birer aslan başı motifi vardır ki,bunlar çörten vazifesi gören yerdedir .Bu Orta Asya Türk inancı neticesinde sanatımızda kendisine yer bulan ögelerdir.Sultan Alaeddin İslam öncesi Türk geleneğine de sahip çıkarak güç ve kuvvetin,egemenliğin ve hegomonyanın temsili olan aslan başlarını buraya nakşettirmiştir.Oldukça yıpransa ve eskise de sanat tarihçilerine bir şeyler anlatmaya devam ediyor.Tıpkı Alara Han’da olan aslan başları gibi. Bu aslan figürleri nedeniyle tophaneye Şeytan Burcu da denilmiştir.

Tophane burcunun iki yönündeki kitabeler aslında çok şey anlatıyor.Ama işlevine dair herhangi bir ip ucu vermiyor tabi. Buradaki konsol vazifesi gören aslan figürleri ile ,kitabeler arasında zannımca bir bütünsellik var.Verilmek istenen mesaj hem yazı hem de çizgisel anlamda bir form oluşturarak beyinlere nakşetme amacı gütmektedir.Buna bir tür algı mühendisliği diyebiliriz.Dilerseniz önce kitabeleri irdeleyelim,sonrasında da kendi kanaatimi arz edeyim.

Tophane burcunun denize bakan doğu tarafındaki kitabesinin Deşifresİ

1-Nasrun minallahi ve fethun karib( Saff suresi ayeti)

2-Es sultan’

3-ül –muazzam ‘Ala’üd-dünya ve’d-din Sultan’ül berri ve’
4-lbahreyn Ebu’- feth Keykubad bin Keyhüsrev Burhanü emir’ül mü’min
5-fi senehamsetin ve ‘ışrin ( ve) sitte miye

Yardım Allahtan ve zafer yakındır.Yüce sultan,din ve dünyanın ulusu,karanın ve iki denizin sultanı ,ülkeler fatihi ,emirülmü’minin burhanı Keyhüsrev oğlu Keykubad,625 yılında (yaptırdı).

Bu cümleler her ne kadar siyasi cümleler de olsalar pekçok hakikati de barındırır.Kaldı ki Ulu Sultan Alaeddin Keykubat bu kitabeyi denizden gelip geçen ,yerli ya da uluslar arası muhataplara karşı adeta bir zafer sancağı ve güç göstergesi olarak yaptırmış. Burcun yüksekçe bir yerinde sekiz asırdır arz-ı endam etmesi aslında gelip geçen bütün siyaset,ticaret vb erbabına da Alanya’nın Türk-İslam mülkü olmasında en çok kimin söz sahibi olduğunu hatırlatmış durmuş.Kitabenin yuvarlak içindeki kısmı verilmek istenen mesajı özetlemiştir adeta.Allah’ın yardımı ve zafer ilişkisinden alınan güçle bu tophane burcunun adeta bir zafer takı gibi vazife yapması murad edilmiş olmalı.Kitabede sülüs hattıyla yazılmış ve manidardır ki imla kurallarını ihmal pahasına etkileyici görüntüsüne önem verilmiş ve yazıdaki o etki muhataplarının direkt beyin ve kalbine ulaşması arzu edilmiş.Bu burç adeta bir güç gösterisi ve arka fondaki bütün kalenin taşıdığı maddi ve manevi manayı özetleyerek deniz tarafından gelen dost ve düşman unsurlara haykırmak için ödevlendirilmiş adeta.

TOPHANE KONSOLUNDAKİ ASLAN BAŞI FİGÜRÜ

Tophane konsolu restorasyon sırasında orijinal halinden uzaklaşsa da genel görünümü bu şekilde.

Alara Kervansarayı’ndaki kitabenin çerçevesinde bulunan aslan başlı figürler ve Anadolu Selçuklu kervansarayları arasında figüre en çok yer verilen kervansaray olma özelliğini taşımaktadır.Aşağıda bu kervansarayda bulunan 62 adet konsoldan örnekler yer almaktadır. Kaynak: Şükrü DURSUN (Sanat tarihi dergisi)

Alara Han kitabesini sınırlandıran çerçevedeki aslan başlı motif ,kervansarayın dışarıdan görünen tek motifidir.Ağızları açık iki aslan figürü ile detaylı bir göz resmedilmiştir.İçerideki konsollar kandillik vazifesi görmekteydi.Bu aslan motifleri Sultan Alaeddin Keykubat’ın inşa ettirdiği üç kervansarayda da vardır.Tuzhisar Sultan hanı ,Aksaray Sultan Hanı ve elbette Alara Han’dır.Alara han bir Sultan hanıdır.

Alanya’daki bu Selçuklu aslanları dönemindeki anlamları yönüyle güçlü birer ifade tarzı olsa da ,günümüzde sessizce köşesine çekilmiş adeta her yönüyle bambaşka manalara evrilmiş günümüz dünyası anlayışı içinde turistik ve folklorik anlamdan öte bir şey ifade etmemektedir.Sultan A.Keykubat’a rahmet ve şükranla…