(Alanya’nın Hristiyan olduğu dönemlerdeki kutsal su kaynakları)
Alanyamızın da içinde bulunduğu antik çağ bölgesinin eski adlarından birisi Pamfilya.Çok ırklı yer demek eski Yunanca’da. Aksu çayının doğusundan itibaren başlayan ve doğuda Klikya sınırına dayanan ,Likya ve Klikya arasındaki yer.Aslında Toros ve sahil arasındaki düzlük alanların tamamı.Çok ırklı,çok kültürlü olması yeni değil buraların.Yani şimdiki Alanya’da 123 değişik ülkeden yaklaşık 40 bin kişi yaşıyorsa buralarda, bu aslında çok da yadsınacak bir durum değil.İşte bu çok din,çok kültür,çok ırk,çok inanç,çok sesliliğe bu bölge yabancı değil.Demem o ki;her bir kültür çevresi hakim olduğu dönem Alanyasına iz bırakmış ve O’nun zengin kültür tarihine dahil olmuş.Elbette bir önceki hakim kültür bir sonrakine bazı inanç öğeleri de devretmiş ve yeni kültür dünyasında başkalaşarak da olsa kendine yer bulmuş.Bu çok tabii bir şey.Ve insanın doğasında olan bir şey.Nasıl ki bizler günümüzde Orta Asya ( Türkeli) tandanslı ,orjinli inançlarımızın bazılarını hala yaşatıyorsak ,çok muhtemel ki İslam’ın Batı karşısındaki en uç bölgede tutunmaya çalışan Türklerin inanç dünyasına da Hristiyanlıktan esintiler de girmiş olabilir.Hatta Anadolu’nun en kadim inançları olan Halaf,Luvi,Hatti,Hurri,Mitanni,Hittit,Likya vb bütün bu medeniyetlerin inanç kalıntıları da hala hem Hristiyan hem de Müslüman varlık arasında devam ediyor olabilir.Örneğin eski pagan Roma ‘da güneşe tapınma kültü neticesinde günlerin uzamaya başladığı tarih olarak 25 Aralık kabul edilmiş ve Güneş Tanrı’nın yüzünü göstermeye ve ortaya çıkmaya başladığı tarih olarak addedilmiş ve 25 Aralık günlerini tanrının doğum günü olarak kutlanmaya başlamıştır. Yüzlerce hatta binlerce sene sonra bu tarih evrilmiş ve Hristiyan batıda hala doğum tarihi net olmayan Hz İsa’nın doğum günü olarak kabul görmüştür.Kaldı ki inanca göre Hz İsa’nın da tanrısal yönü vardır.Aynen öyle de biz Müslüman Türkler’de de Şamanizm,Göktanrı,Atalar Kültü,Tabiat Varlıklarına İnaç vb inanç öğeleri kalıntıları da hayatımızda varlığını sürdürüyor. Bütün bu inançların,hatta dünyadaki var olmuş bütün ilahi ve beşeri menşeili inançların hepsinde ortak çok nokta vardır.

Aşağıda bahsetmeye çalışacağım Ayazma inancı da böyle.Hemen hemen her inançta mutlaka bir kutsal su anlayışı vardır.İslam dünyasında Zemzem, Roma Katolikliği’nde Lourdes suyu, bazı Hıristiyan kiliselerinde Ürdün Nehri (en azından sembolik olarak), İslam’da Zemzem suyu ve Hinduizm’da Ganj Nehri sayılabilir. Fransa’da bulunan Lourdes suyunun kutsal Meryem Ana tarafından kutsandığı kabul edilmektedir. Suyun şifasına inan milyonlarca kişi her yıl bu su kaynağından içmek ve yıkanmak için Lourdes’i ziyaret eder. Hristiyanlığın başlıca ayinleri arasında kişinin su ile yıkanması (daldırılması veya su serpilmesi) vardır (buna vaftiz olmak denir); ayrıca, Yahudiliğin (mikvah) ve Sihizm (Amrit Sanskar) dahil olmak üzere diğer dinlerin de bir parçasıdır. Kutsal su, bir din adamı veya bir dini figür tarafından kutsanmış sudur.

Hatta o kadar ki bazı ,inançlarda su tanrısı bile vardır.Su tanrıları genelde belirli su kaynaklarında ya da kutsal kuyularda ilahileşmişlerdir, ancak daha soyut okyanus tanrıları ve “suyunu” soyut bir unsur olarak temsil eden tanrılar da vardır, örneğin Zerdüştporada Aban gibi, Yunan ve Roma inancındaki Poseidon gibi.
İslam öncesi inanç dönemimizde,özellikle Tabiat Varlıklarına inanç kültünde suyun kutsallığı çok açıktır.Kutsal addedilen suya selam verilir.Asla suya pislik bırakılmazdı.Attila Türkyılmaz hocanın ifadesiyle;” Altay düşüncesinde, Talay-Han ve Yayık Han adlı, iki ruh vardır: TalayHan, denizler ile okyanusların hanı idi. Güçlü yer Tanrıları arasında dördüncü sırayı alıyordu. Eski Türkçede “Taluy, Talay”, okyanus demekti. Yayık Han, taşan ve kabaran suların Tanrısı ve Ruhu idi. On Yedi deniz (veya ırmağın) birleştiği yerde otururdu. Yeryüzündeki bütün sular, ona ait idi. Ural dağlarındaki Yayık ırmağının adına bakılırsa bu Altay ruhu daha iyi anlaşılır “.

Hrıstiyan Alanya döneminde bu kutsal su inancı vardır,yaygındır ve sonraki İslam Alanya döneminde de kalıntıları yaşamaya devam etmiştir.
Alanya, Hrıstiyanlığın ilk evrelerinden beri çok önemli bir geçiş mekanı olmuş.Havari , aziz ve Hristiyan din adamlarının uğrak ve geçiş noktası olmuş.Hatta o kadar ki Bizans zamanında Piskoposluk merkezi konumuna kadar çıkmış.O dönemde de Alanya’da ana yaşam mekanı kale.Bizim Alanya Hrıstiyan kültürünün iki evresi ve varyantı var desek yanlış olmaz sanırım.1221 senesindeki fetihten önceki Hristiyan kültürü dönemi ve fetih sonrası Alanya’ya getirilip yerleştirilen Hrıstiyan Türk evresi dönemi.Elbette bahsettiğim ilk evreden ikinci evreye inanç ritüelleri de geçmiş olabilir ve Ayazmalar bu her iki evre içinde geçerli bir inanç konusudur.
Günümüzde de Ortodoks dünyasında anlatılagelen ve iman edilegelen mitolojiye dayanıyor Alanya Ayazmalarının menşei.Hem Hristiyanlığın ilk evrelerinde hem de Alanya’nın ilk Hristiyan evresinde gerçekleştiğine inanılan bu mitolojiye göre kalede Hristiyan ahali yaşarmış Onların başında da ,ailesiyle beraber çok sevdikleri yöneticileri,beyleri varmış.Tabi kalenin tek su kaynağı ,bugünkü Kırk Merdiven’den inilerek gidilen Kleopatra’nın o meşhur deniz havuzunda imiş.Ahali buraya her gün su doldurmaya inermiş.Mtolojiye göre bir gün bu suyun başında bir ejderhaya rast gelmişler.Ejderha su doldurulmasına izin vermemiş.Suyun kendisine ait olduğunu söylemiş.Ne kadar dil döktülerse de başarılı olamamış kale sakinleri.El mahkum ejderhanın istediği şeye razı olmuşlar.Ejderha her sene suya karşılık kendisine bir kız kurban edilmesini istemiş .O yıldan başlamak şartıyla yıllarca kaleden bir kız kurban etmişler.Lakin kızlar bitince ,sıra çok sevdikleri kale beyinin kızına gelmiş.Hem kendilerinin gönlü razı olmamış buna hem beylerinin.Gidip konuşamaya çalışmışlar ama nafile.En sonunda avcılar azizi Aya Yorgi’den yardım istemişler bir ayin düzenleyerek.Ayinde kendisine edilen dua ve talebi duyan Aya Yorgi elinde mızrağı ile, üç günde Alanya’ya gelmiş.Olayı anlatmışlar.O da Kırk Merdiven’den inerek ejderhayı görmüş.Konuşmaya çalışmış ama ejderha inadından vazgeçmemiş.Savaşmak kaçınılmaz olmuş.Hemen oracıkta savaşa başlamışlar.Bu arada atı oradaki suya basarak o suyu kutsallaştırmış.Ejderha can havliyle o bölgeden kuzeye doğru kaçmaya başlamış .İlk soluklandığı yerde ( Şekerhane mahallesi Sekiççe çeşmesi) aziz ona ulaşmış Aziz Aya Yorgi’nin atının özelliği gördüğü yere adımını atabilmesiymiş.Atı oraya da ayağını basarak kutsal su çıkarıyor.Oradaki savaştan sonra Sugözü Mahallesindeki Sak ırmağı kıyısında bulunan halkın Ayazma çeşmesi dediği yerde yakalamış ejderhayı.Orada da öldürememiş.Tabi azizin atının bastığı yer olan şimdiki çeşmenin olduğu yerden kutsal su çıkarıyor. Hıdırellez’e kaçan ejderhayı kovalayan Aya Yorgi’nin atı tekrar yere bastığı yerden kutsal su çıkarıyor.Burada amansız bir savaş başlıyor.En sonunda aziz mızrağı ile ejderhayı öldürüyor.Tabi Hıdırellez’deki olaylara bir çoban şahit oluyor.Çobanın şahit olduğu an, av ikonası olarak resmediliyor .Bu ikona bugün Alanya müzemizde sergilenmektedir.Bu inanç dünyasının takipçileri için son derece kutsal bir ikonadır.İşte Alanya’daki Ayazma sularının hikayesi bu şekilde.Ancak bunların haricinde daha pek çok Ayazma da vardır.Mesela Kızlarpınarı çeşmesi ve hanının olduğu yerdeki suyun,Sugözü Pelit Evliyası önünden akan suyun da ,yine rahmetli annemin anlatımıyla Sugözü deresinin hemen içindeki suyun da ( Sugözü Kur’an Kursunun hemen doğusunda) Ayazma olma ihtimali çok yüksektir.
Ayazmalarda ne yapılırdı peki? Öncelikle içilir,şifa olsun diye yaraya bereye sürülür,dileklerde bulunulur ve kurban adanırdı.Hatta Ayazma çeşmelerinin sağına soluna mum yakmak suretiyle de ayinlerini yaparlardı.Bunu ben rahmetli annemden dinledim.8-10 yaşlarında idim.Evimizin önünden 40 kadar katır üzerinde cavır ( Hristiyan) geçti ve Hıdırellez’e gittiler.Bunlar ayazmalardan geçe geçe,o güzergahı takip ede ede ,ibadet noktaları adeta,Hıdırellez’de tamam etmişler kutsal yolculuklarını.Bugünün Ortodoks dünyasındaki şu söz hem mitolojiye hem de Alanya Ayazmalarına bir atıf vardır.
“BAŞIN DÜŞERSE DARA,ALANYA’DAKİ AYA YORGİ’Yİ ARA.”
Yeni bir konuyla Geçmişten Günümüze Alanya koridorlarında gezinmek üzere şimdilik esen kalın.