Alanya’da CHP, 37. olağan genel kurultayını kavgasız tamamladı. Kimi zaman, süreç içerisinde tansiyonu yükseltecek söylemler olsa da, adaylar ve delegeler nihayetinde iyi yönetim ortaya koydu. Herkes farkla kongreyi kazanacağını, hem oy istediği delegesine; hem de verdikleri beyanatlarda dile getirdi. Lakin kazanan bir liste olacaktı ve bu hakikat zuhur etti.
Coşkun Karadağ, ‘Yola çıktıklarımı yolda gemiden indirmem’ düsturu ile hareket ederek "Çekirdek kadro" ve takviye genç ekiple başarıya giden yolda ilerleyip hedefe ulaştı. İsmi başkan adaylığı için geçen ancak kendi gönlünde öncelikle TBMM bulunan, dayısı Dışişleri Bakanı Sn. Mevlüt Çavuşoğlu'nun AK Parti'nin kurucusu olmasına rağmen siyasi tercihini CHP'de yanan kullanan Gökhan Sipahioğlu faktörü batı oylar için toparlayıcı hamle oldu. (Beklentim 175 oy almasından yanaydı, fakat hesaplarımdan 24 oy az çıktı) Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığının kazanılması, görevde olmasının avantajı gibi argümanları kullanan Karadağ, sahneye çıktığında "Aile" kozunu iyi oynadı. Alanya'da Adem Murat Yücel'in seçimdeki en büyük destekçisinin Yıldız Yücel olması, İstanbul'da Ekrem İmmaoğlu'a Dilek İmmaoğlu'nun verdiği destek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Emine Erdoğan'ın desteği sadece birkaç örnek. Dolayısı ile Karadağ ailesinin verdiği poz olumlu sonuç getirdi. (Her ne kadar delege seçimi sürecine Semra Hanımın müdahil olmasını eleştirsem de son atış isabetli oldu).
Gençlik döneminden itibaren aktif siyasette olan, daha önce lehine çekildiği Coşkun Karadağ'ın bu defa karşısına başkan adayı olarak çıkan Ömer Zavlak, son düzlüğe kadar iyi gitmesine rağmen bir defa sert söyleme girmesi ile ibreyi ters çevirdi. Toparlayayım derken daha vahim hattı ise yönetim listesini oluştururken yaptı.
Aslında genç ve kısmen yeni yüzlerle çıkacağını belirtmesi ilgi çekmişti. Lakin "Aile" kavramı burada biraz yanlış değerlendirilmiş olmalı ki "Aile Yönetimi" olarak karşımıza bir liste çıkardı. Mavi listede aynı sülalede 2 kişiyi asil, 4 kişiyi yedek yönetime yazması; seçimin kaybedildiği andı bana göre. Sadakatle bağlı olacak aile mensupları yerine farklı bölgelerin temsil edildiği bir liste mutlaka daha sağlıklı olurdu. (Beklentim 110 oy almasından yanaydı tespitimden 6 oy fazla aldı).
Sefa Çorbacı ise kendi yönetiminin dahi güvenini kaybederek belediye seçimine günler kala görevden düşürülmesine rağmen aday olmayı düşünerek şaşırtmıştı beni. Çünkü bu işlerde bir kez tırpan yedin mi, toparlanma süreci çok uzun olur. Yinede beklediğimden iyi oy aldı (55 oy alacağını düşünüyordum, Mahmutlar Mahalle temsilcisi Güler Öz'ü yönetime almasının da etkisiyle 22 oy fazla aldı) eski milletvekili Osman Özcan'ın yeğeni Mesut Kola ile yaptığı hamlenin de karşılıksız çıktı.
CHP'deki temel sorun ötekileştirme, muhafazakar kesimi kabul edemem hastalığının sürdüğü yine ayyuka çıktı. Başkan adaylarından önce yapılan konuşmalarda Kur'an-ı Kerîm’in erken yaşta öğretilmesine yönelik eleştiri yapanlar bu ülkenin büyük bölümünün Müslüman olduğunu artık kabullenmeyenlerdi. O konuşmaların ardından (oy verme işlemi öncesi) cami avlusunda karşılaştığım bir delege adeta bu duruma haklı olarak köpürüyord "Bu yüzden partimi bırakasım geliyor bazen" diye serzenişlere şahitlik ettim. Üstelik sonuna kadar haklı, CHP içinde de önemli bir kesim var, namazlı abdestli. Müslüman mahallesinde salyangoz hikayesini anlatmak gerekiyor demek ki. Siz dine uzak olsanız da, dini bütün insanlara saygı göstermeyi öğrenmeden, kazanmayacağınız gibi, kazanması için destek verdiğiniz ideoloji topluma yabancı kalacaktır.
Ne diyelim umarım bu kongrenin kazanımı da CHP için bu olur.
Delege seçilipte kongrelere katılmayan isimler (geçerli mazereti olanlar hariç) bundan sonraki kongrelere dahil edilmemeli. Hem delege olabilmek için feryat figan edip hem de seçime katılmayanların kendi davasına dahi saygısının olmadığını gösterir.