Bir yıl önce kaleme aldığım yazımda, Kent Estetiği Komisyonu’ndan beklentimi yazmıştım. Bu konuda özellikle turizm sezonu sona erdikten sonra radikal kararlara yönelik beklentim devam ediyor. 

Kaldırım işgalleri, tabela kirliliği, sarı çizgi konusu yeniden ele alınmalı. Esnaf arasında ‘Sen fazla çıktın, ben az çıktım’ tartışmasına neden olan dükkan önlerindeki ürün teşhir alanı da yeniden düzenlenmeli. Geçmişte (Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu döneminde) vitrin uygulaması teşvik edildi. Aralarında turizm esnafının da bulunduğu bazı işletmeler uygulamaya kısa zamanda geçmişti. Sonra bir gevşeme oldu. Özellikle yiyecek ve eğlence sektörü bu işin suyunu çıkardı. Nihayetinde yeni yönetim yeniden 80 santim kuralını koydu çizgiyi belirledi. Bunu belirlerken sınır çizgisini açıkçası daha estetik olarak bekliyordum. 

Türkçe’nin geri plana atıldığı hatta hiç yazılmadığı tabelalar ve vitrinler konusu da unutulmamalı. Üstelik ‘Alanya turizm memleketi’ kisvesine sığınmadan. Türk Standartları Enstitüsü tarafından tabelalarda belirlenen standarta göre; yabancı dilde ifadeler yer alacaksa, Türkçe metnin yüzde 25’ini geçmeyecek büyüklükte ve puntoda olması gerekmektedir. TSE’nin bu kararına göre konunun ırkçılıkla, yabancı düşmanlığı ile ilgisi yok. Tamamen anadilimizi koruma refleksi. 

Kuaför turizmden kaynaklı hairdresser, terzi tailor, kuyumcu juweller yazıyor ama bunu bir de her dilde yazınca ortaya bambaşka bir kirlilik çıkıyor. 

Diyeceğim o ki; Alanya’da bazı sektörler için özellikle daha sıkı ve sert denetim uygulanmalı. Kent Estetiği kurulu baştan aşağı tam teşekküllü uygulamalar ile kent vizyonunu değiştirecek adımların atılmasını sağlamalı. (Kurul son dönemde düzenli olarak iktidarı-muhalefeti tolanıp şehri güzelleştirecek fikirleri masaya yatırıyor). Herkes de buna ayak uydurabilmeli.