Kültür turizmi; doğal alanları, anıtsal ya da sivil mimari yapıları, sanat ürünleri, koleksiyonları, kültürel kimlikleri, gelenekleri ve dilleri kapsayan, somut ve somut olmayan kültür mirasının tüm ürünlerini paylaşmayı ve tanımayı amaçlayan bir gezi türü ”dür.
Bu cümleler Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL),ile Tarihi Kentler Birliği’nin hazırladığı “Sürdürülebilir Kültür Turizmi İçin Kamu-Yerel-Sivil-Özel İşbirliği” kitapçığında bulunuyor.

*

Anladığımız bir … yok! Turizmden tek anladığımız ne biliyor musunuz? Emekli Almanların, İngilizlerin, deniz, ve kum için gelişi.

Yaradanın yarattığı açık hava müzesinde, tarihi kimliği, yerelliği ile önde gelen yerlerinde birinde yaşıyoruz. Memleketimizin görünen yüzünden başka fiziki, bambaşka bir ruhu var.

Önemli olan bunu bilmektir. Bu ruhu yaşatmak, güzellikleri tanıtmak, herkese hissettirmek ve en önemlisi bu ruhu yaşanır kılmaktır.

Sanata, sanatçıya, ucube denmez! Emekçi denir. Saçma sapan projelerle Mimar Sinan yaşatılmıyor, yeniden öldürülüyor. Bir Kültür Turizmi düşünülmüyor.

*

Alanya ticaretinin kalbi çarşıdır. Çakma tişörtlerin fahiş fiyatlara satıldığı yerler değildir.

Turizmin kalbi, beton yığınları değil, insanla iç içe kurulan diyalogda atıyor.. İnsanlık zenginliktir. Her sene öyle veya böyle, az veya çok turist geliyor. Sokaktaki simitçisinden tutun, oteldeki meydancıya, kaledeki gözlemeci teyzeye kadar herkes binlerce insan görüyor. Onlarca farklı mimik ile karşılaşıyoruz. Taklit ediyoruz.

Peki, gelen misafirden ne öğreniyoruz? Verdikleri 3-5 Euro’dan hariç, neleri ile hatırımızda kalıyorlar?

Son söz: Biri çıkıp söylesin. Turizmin darp raporu kimde?

İşte Alanya’da turizm, benim bu yazımdaki tüm anlatım bozuklukları gibi, konu bütünlüğünün olmayışı gibi DÜZENSİZ.

YAŞANMIŞ BİR FIKRA!

Turizm cenneti Antalya'da iki otelin verdiği ilanı anımsıyorum. Biri ilanında, “Bizde her şey dahile gerçekten her şey dahil” başlığı yazdırmış, diğeri ise “Bizde her şey dahile dürüstlük de dahil’’ yazdırmıştı. İşte turizm bu kadar.