Alanya’da şehrin imajına zarar veren, adına kara çalan iskele bölgesi için denetim yöntemi değişmeli... Resmi kıyafetli kişileri görmek elbette güvenlik huzuru sağlıyor insana fakat, suçluların işini de kolaylaştırıyor düşüncesindeyim. Görünür olmak güven vermesiyle birlikte çoğu zaman caydırıcılık getirmiyor. Sonucu iki sezondur net olarak gördük. Turizm hareketliliğinden ziyade yaşanan olaylarla konuşulan iskelede bölgesinde iş görünürlük ile çözülecek olsaydı, tam ortada duran polis karakolu yeterli olurdu. Bunun caydırıcılık anlamında yetersiz kaldığı gün gibi ortada. Ya oradaki ekipler ya da onlara talimat veren makamın gözlem hatası var. Osmanlı’da da sık sık tercih edilen tebdil-i kıyafet denetim gününüzde sivil polisler tarafından, makam sahiplerinin sivil kontrolleri ile sağlanabilir. Geçmişte önemli oranda başarı sağlanan, kimi zaman suistimal edildiği öne sürülen ‘Hanut timi’ misali ekipler çalışmalı. Deşifre olmuş memurlar ya da resmi kıyafetli kişiler yeni, tanınmayan görevlilerin sahaya çıkması gerektiği düşüncesindeyim. Polisler dışında iskele bölgesi ile birlikte şehrin muhtelif noktalarında devletine milletine bağlı insanların kent güvenliği için kalplerinin duyarlı olmasını sağlamak lazım. Belli başlı mekanlarda buzlu gazoz yudumlayarak çözüm üretilmesi zor görünüyor. Sokağa inmeden, havayı teneffüs etmeden, sorunu ve çözümü bizzat müşahede etmeden çözüme dönük kararlar almak kritik sonuçlar doğuracaktır. Hz Davut peygamber ile başlayan Hz Ömer ile devam eden sonrasında ise yine devlet arşivlerinde de geçtiği üzere Osmanlı padişahları bu geleneği Fatih Sultan Mehmet başta olmak üzere sürdürdü. Kanunî Sultan Süleyman, 2. Osman, İkinci Ahmed, 3. Osman, 3. Mustafa, Abdülhamid Han da sık sık denetim yapanlardı. Günümüzde ise ne duyan ne gören var bu gibi uygulamaları.