Önemli bir haftanın eşiğindeyiz. Önümüzdeki günler biraz daha çekişmeli, daha heyecanlı geçecek. İplerin gerildiği ortamda ufak tefek sorunlar da çıkacak.

İster sanat camiası, ister televizyon dünyası eşitsiz davranışlarıyla bizi bir kez daha şaşırttı. Daha doğrusu şaşırtamadı. Adil insanların olmadığı bir yerde adil seçimin pek anlamı da yoktur zaten. Ama bu ülke sadece onların değil.

Düşünce ve fikir özgürlüğümüz bazen sınırları öyle bir aşıyor ki... Biz bize ne kadar yabancı olduk? Seçim ve geçimden daha önemli bir mesele bu.

Haftaya çoğunluğun verdiği kararla yeni bir dönem başlayacak. Öncelikle hayırlara vesile olmasını diliyorum. Dünyada her şeyin, her gün daha kötüye gittiğini kabul edersek, yorgunluğu ve umutsuzluğu anlatmaya gerek kalmaz. Ama şairin de dediği gibi, bir umuttur yaşamak.

Komşularımızla, arkadaşlarımızla hatta en yakınlarımızla siyasi tartışmalara tutulduk. Kalpler kırıldı, ara bozuldu. Bunları hiçbir siyasi gelip de telafi edemez. Öyleyse siyaset için sınırı aşmamak en doğrusu. Zaten her şey dozunda kalmalı. Zorla güzelliğin olmadığını hepimiz biliyoruz. Kimsenin bakış açısı öyle birkaç kelimeyle, tartışmayla değiştiremeyiz. Sakin olalım. Sükunet en güzel öğretmendir. Belki göremediğimizi de görmüş oluruz böylece. Pazar günü vatandaşlık borcumuzu yerine getireceğiz, öfkeyle, hırsla değil ; umutla...