Saatinin pili bitmiş ve dayanamayıp sordum.
Cevabı çok manidardı...
"Geçen zamanı yaşamadıktan sonra saatin çalışıp çalışmaması pek de önemli değildir. Ayrıca saat dursa da zaman akmaya devam ediyor. "
Haklı. Zaman akıyor hatta her zamankinden çok daha hızlı akıyor. Beraberinde sadece sayılı günlerimizi de götürmüyor. Çok daha fazlası var.
Dost ve düşmanın girdabı başımızı döndürüyor. Dünya mavi ve yeşilmiş bir zamanlar. Artık daha çok toz ve kirden ibaret...
Hayallerimiz çoktan solmuş, umut edecek güç kalmamış gibi. Ölümler siyasetin rengine göre bölünmüş. Ölen Filistin'li yavruyla Uygur Türk'ünün işgencesi hangi yolda ayrılıyor birbirinden? Birine üzülen, ötekine susanla neyi tartışalım? Ve daha nice zulüm devam ederken hangi birine ağlayalım?
Ülkemiz, şehrimiz ve köyümüz hatta bir semtimize bakalım. Neşeli yüzleri keder boğmuş. Duygusal bir çöküşle nereye böyle?
Yine sorularım yanıtlardan fazla. Sorunlar bir dağ gibi birikmiş, herkes her şeyden yorulmuş.
Son günlerde artan motivasyon konuşmalarında satılan hayallerin gerçeklik payına bakamayız belki ama ne kadar çok insanın buna ihtiyacı olduğunu açık bir şekilde görebiliriz.