Sürekli olarak kilo vermenin ve ideal kiloyu korumanın öneminden bahsediyoruz. Kilo vermek bu kadar önemli mi? Yoksa kilo vermek sadece kendimizi iyi hissetmemizi mi sağlıyor? Bu sorunun cevabını hep beraber bulmak için bilimsel araştırmaların sonucuna bakalım. ALKÜ Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Dr. İsmail SARIKAN ile bu konuda bilimsel bir araştırma yaptık. Araştırmamızın sonuçları, 2021 Yılının Mayıs Ayında kısa adı JAMP olan ve uluslararası saygın indekslerce taranan bilimsel tıp dergisinde yayınlandı. Bugün sizlere kısaca bu araştırmanın nelerden bahsettiğinden ve sonuçlarının pratik faydalarından bahsedeceğim.
Obezite, kilo alımı ve yağ dokusunun aşırı olması sebebiyle vücudun normal işleyişinin, organların ve dokuların yapılarının bozulması ile seyreden tehlikeli bir hastalık tablosudur. Organların yapısı bir anda bozulmaz. Obezite varlığında zamanla organları oluşturan dokuların içinde bir yapı değişikliği başlar. İnflamasyon diye isimlendirilen bu değişiklik kabaca mikropsuz bir iltihap tablosu gibidir. Aşırı kiloların uzun süre kalıcı olması, yaygın olarak tüm vücutta ve organlarda bu bahsettiğimiz iltihap tablosunu tetikleyerek dokunun ve sonra organın yapısını bozar. Yapısı bozulan organların yapmakta oldukları görevler de aksamaya başlar. Fazla kilolar uzun süreli kalıcı olursa ayrıca hormon salgılarını ve dengelerini bozarak organların çalışmasını olumsuz yönde etkiler. Bütün bu süreçlerin sonunda fazla kiloların varlığı kötü olarak nitelenirken, fazla kiloların kalıcı hale gelip uzun süreli olmasının asıl kötü tablo olduğu unutulmamalıdır.
İşte bahsetmiş olduğum yeni yayınlanan bilimsel araştırmamız, sağlıklı insanları, obez olan ama henüz şeker hastalığı (Diyabet) gelişmemiş kişilerle ve hem obez hem de şeker hastası (Diyabet) olan kişilerle karşılaştırmıştır. Sonuçta anlaşılmaktadır ki, aşırı kilolu bireyler bu kiloları kısa sürede verebilseler ve normal bir kilo aralığına dönebilseler karaciğer, böbrek, kalp, beyin gibi hayati organlarının yapısı korunacak, kalıcı ve ağır hastalıkların ortaya çıkması önlenebilecektir. Bu sonuca varmak için kanda söz konusu mikropsuz iltihap sürecinin göstergesi olacak tahlillerin ölçümü rakamsal olarak karşılaştırılmıştır. Elde ettiğimiz sonuçlar, yoruma dayanmayan, rakamsal ve net bilimsel gerçeklerdir.
Benzer bilimsel araştırmalar bizim sonuçlarımızı doğrulamaktadır. Bu sebeple, kilo fazlası olan ve pandeminin etkisi ile fazla kilolarını arttıran tüm okurlarıma açık çağrımdır. Fazla kiloların kalıcı hale gelmemesi ve makul bir sürede kademeli olarak verilmesi sizi birçok ciddi ve kalıcı hastalıktan koruyacaktır. Kilo vermek için çok basitçe, harcadığınız günlük enerjiyi arttırıp, aldığınız enerjiyi ise azaltmalısınız. Daha açık ifade ile ev içinde bile olsa hareketliliği arttırmalı, yürüyüş ve basit egzersizleri düzenli yapmalıyız. İhtiyaç fazlasını yemekten kaçınmalıyız. Porsiyonlarımızı kısıtlamalı ve sağlıklı bir içerikle beslenmeye gayret etmeliyiz. Sık atıştırmaktan, fazladan ara öğünlerden uzak durmalıyız. Acıkmadan yememeli, yediğimizde de tıka basa yemenin zararlı olduğunu bilerek ihtiyacımız kadar yemek için kendimizi kontrol edebilmeliyiz. Başlıktaki soruya geri dönelim. Kilo versek ne olur? Cevabı özetlersek; kilo verirsek sağlığımızı korumak ve kaliteli yaşamak için çok büyük ve değerli bir adım atmış oluruz. Dr. İsmail SARIKAN ile orijinal ve önemli başka araştırmalarımızın da devam etmekte olduğu müjdesini vereyim. En kısa sürede onların sonuçlarını da sizlerle paylaşmayı diliyorum. Sağlıkla kalın. Saygılarımla.