Bir hayvan sever olarak, durun tanımlamam yanlış oldu. İnsanlarla hayvanlar yer değiştirdi.
İnsanız ya biz. Hepimiz… Her şeyin yerini değiştiren, yenisi alabilen, beğenmediğini ortadan kaldıran…
İnsanız ya biz, hepimiz. İnsanken canileşen. Biz yani hepimiz!
*
Bir sabah uyanıyorsunuz ve kedi sülalesi, sevmediği 30 insanı( yani kemik ve etten ibaret olan ) telef etmiş.
Bir fotoğraf düşünün. İnsanlar yerde ölü vaziyette, kediler de onları izlemekte. Gözünüzün önüne getirin getirin, korkmayın. Katiliniz bir kedi olsun!
Bunu yapana, yapanlara, bunu haklı bulanlara;
Alınmayın ama, ya da alının ama siz ne etsiniz ne kemik, siz bizden değilsiniz. Siz kendinize göre yaşayın, çünkü siz iyi insansınız, biz kötü. Biz kötü olmaya razıyız.
Dinimizde kedi beslemek sünnettir. Hz.Muhammed, Uhud Seferi sırasında ordunun önünde yavrularını emziren bir kedi görür, korunması için başına nöbetçi diker ve ordunun yönünü değiştirir.
Hepimiz dinimize bağlıyız değil mi?
Seferden döndüğünde başına diktiği nöbetçiden kediyi istemiş ve sahiplenip adını Müezza koymuş.
Müezza: ‘’izzet ve ikram olunan, saygı ve sevgi gören, itibar edilip ağırlanan’’ demektir.
Anlatılanlara göre Muhammed kedisi Müezza'yı o kadar çok severmiş ki, Müezza bir gün Muhammed'in giysisinin ucunda uyuya kalınca kediye kıyamayan Hz. Muhammed, giysisini keserek sedirden kalkmayı tercih etmiş
Bir başka söylenceye göre ise bir yılan Hz. Muhammed'e gelmiş ve kendisinden yardım istemiş. Muhammed de yılana yardım etmiş. Fakat yılan Muhammed’i sokmaya kalkışmış. O sırada bir adam (Ebu Hureyre) yetişip kedisini yılanın üzerine salmış. Yılanın zehirli ısırığından kedi sayesinde kurtulan Hz. Muhammed kedinin sırtını okşamış. O gün bugündür kediler sırt üstü yere düşmezlermiş.
Ama insan olan yaratıklar o sırtı yere düşürmüştür.
İnsanlık bir daha düşmüştür!
Daha fazla söze gerek var mı?
**
Kusursuz dostlarımın asla dörtten az ayağı olmaz. Colette.
Minicik bir kedi yavrusu bir sanat eseridir. Leonardo Da Vinci
Kedilerden hoşlanmayan insanlardan uzak durun. İrlanda atasözü.
Kedisi hastalandığında, bayat ekmeği süte batırıp parmağının ucuyla ona yediren biri olarak bu yazıyı diğer yazılarımdaki gibi rahat bir tavırda yazamadım.
Ben utanıyorum. Ya siz?