Eğitim camiası tatilin son demelerinde. Tabi yeni dönem için de hazır kuvvet bekliyor.
Acaba öğrenciler, öğretmenler, veliler biraz rehavete düşmüş olabilir miyiz?
Yarıyıl tatiliyle olumlu karneler on beş günün tadını çıkarırken olumsuz karneler ise sorunun aslını irdeledi. Şimdi yeni dönem için birkaç noktaya değinme vakti.
Öncelikle ilk dönemin hatalarını geçmişe hapsederek yeni döneme yeni bir başlangıç yapmak gerek.
Plan olmazsa olmaz!
Bu cümleyi pek sevmesek de planlı hareket ettiğimizde işleri yoluna koymak kolaylaşıyor. Tabi plan derken kendinizi robotlaştırmanızdan bahsetmiyorum. İnsan hayatında sadece akademik anlamda var olan bir canlı değil. Bu yüzden adil bir şekilde her alana ihtiyacı olan besini vermeli. Yani kişi akademik anlamda çalışma yaparken sosyal alanını da eksik tutmamalı. İkisi bir arada yürümez diyenleri duyar gibiyim. Aksine! İkisi bir arada birbirini besler. Şöyle düşünün en sevdiğiniz yemeği günlerce üç öğün tüketseniz ne olur, tiksinme başlar. Hayattaki her alan tıpkı bu örnekteki gibi çok fazla ilgiye maruz kaldığı zaman önemini yitirir. Bu yüzden hem veliler hem de öğretmenler sadece öğretici bilgiler üzerine odaklanmamalı sosyal anlamda da çocukları geliştirici aktiviteler üzerinde çalışma yapmalıdır.
Hemen şimdi burada!
Erteleme davranışı eğitim öğretimi baltalayan büyük etmenlerden. Öğrencilerde yoğunluklu gördüğümüz bu davranış modeli zamanı yönetememeyi peşinden getiriyor. Hem düşününce her ertelenen gün önünüzdeki diğer günlerin üzerine atılmış bir yükten ibaret. Az son yaparım, yarın yaparım, daha sınavlara çok var derken bir bakmışız okul bitmiş, elimizde kalan koca bir “pişmanlık” Tam da bu yüzden ders zilinin çalmasıyla hemen şimdi burada ilkesiyle programımızı uygulamaya koyulmalıyız.
Önlem Alma
Önemli başlıklardan biri de öğretmen ve velilerin gözlem sonucu öğrencide görülen problemlerle ilgili önlem alma konusu. Öğrenme güçlüğü, hiperaktivite, gelişim geriliği vb alanlardaki şüphelerde aileler vakit kaybetmeden uzman desteği alarak çocuklarına nasıl davranmaları, akademik hayatına nasıl devam etmeli noktasında bilgilenmelidir. Tüm bu bilgileri öğretmenlerle paylaşarak onları da iyileşme sürecinin içerisine dahil etmelidir. Öğretmenlerimize de düşen bir pay var elbet, hatta en büyük paylardan. Püf nokta karşılıklı anlayış ve vazgeçmemek. Her öğrencinin kazanılabilir olma ilkesini asla kaybetmemek. Bu kısımla ilgili olarak da umutsuzluğa düşebilecek veliyi yüreklendirmek.
İkinci dönem başlıyor. Ailelere, öğretmenlere, öğrencilere ve bu camiaya destek veren herkesin yeni dönemi güzellikler getirsin, hayırlara vesile olsun.