Bu hafta Kestelspor - Burdur MAKÜ maçında yaşadığım bir olayı paylaşıcağım sizinle. Daha doğrusu bir 'densiz'in yaptığını anlatacağım.

Bölgesel Amatör Lig'de ilk yarının son maçında Kestelspor, Milli Egemenlik stadında Burdur temsilcisi Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Gençlikspor'u misafir etti. Ben bu maçı takip etmek (haber amaçlı) için her zaman ki gibi stada maçtan yaklaşık yarım saat önce vardım. Kafamdaki çalışma planı, maç başlama düdüğünden önce takımları (oyuncuları-hakemleri), fotoğrafını almak, sonrasında ise tribünden hem kamera hemde fotoğraf çekmekti.

Kameramı tribünde çekime hazır hale getirdikten sonra, elimde fotoğraf makinesi boynuma Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin (TSYD) maçlarda kullanmak üzere verdiği akreditasyon kartını takıp sahaya indim. Elinde ajandası olan bir görevli (Süleyman Gülendam) bana 'sen dışarı çık. sahada görev yapamazsın' dedi. Bende TSYD kartımı gösterdim. O kart burada geçmez anlamında ajandasının arsındaki kartları göstererek 'kartlar burada' dedi. Bende 'hocam bişi söyleyebilirmiyim' derken, sol elini kaldırıp iki parmağını da uzatarak 'çık dışarı' dedi. Ben tekrar derdimi anlatmak için daha 'Hocam' derken sözümün devamını getiremeden tekrar aynı hareketi yaptı. Defol buradan der gibi. Ses vemeden el hareketi ile sahayı terk etmemi söyledi. Benin ne demek istediğimi dinlemedi bile. Ben hocam sahada foto muhabirlerinin kullandığı yine TSYD 'nin verdiği foto mohabir yeleği var arabada alıp geleyim onu giyeyim dedim. Tek ses etmeden yine aynı el hareketi ile defol tarzında hareket yaptı. Sinirlerine hakim olmakta zorlanan ben burada bağırdığımı hatırlıyorum.

Süleyman Gülendam, beni neden dinlemedin? Belki ben 'o görevli kartından bana da ver bende görevimi yapayım hocam' diyecektim.! Tek kelime etmeme müsaade etmeden karşındakini kovma hakkını sana kim verdi? Sizin göreviniz ev sahibi takımlara kötü rapor yazarım ceza almanı sağlarım tehditi ile kıstırmakmıdır? Neden ambülans olmadan maçı başlattınız? Sizin göreviniz nedir? Bedava mı görev yapıyorsunuz? Yazıcıdan çıkarttığınız basit bir akreditasyon kartını maçtaki görevlilere verirken, görevlilerin kimliklerini hangi hakla alıkoyuyorsunuz? Gazeteciye o uyduruk akreditasyon kartını verip kimliğini alıyorsun. Gazeteciye maç sırasında acil bir telefon gelse unutup gitse senin verdiğin o dandik kart TC kimliği yerine geçecek mi? Sezon başında Amatör liglerdeki akreditasyon uygulamasını nasıl ve ne biçimde olduğu konusunda spor medyasını neden bilgilendirmediniz? Spor mhabiri olarak yaklaşık 20 yıldır TSYD 'nin verdiği yeleklerle sahalarda maç çekiyorken hiç bir sıkıntı yaşamamışken birden 'o yelekle görev yapamazsın benim kartımı kullanacksın' uygulamasını çıkartıyorusunuz da niye spor medyasını bilgilendirmiyorsunuz? Devletin verdiği Sarı Basın kartını hangi hakla yok sayıyorsunuz?