Adaleti bulduğum gün mutluluğu yazacağım, söz! Ama hepimiz biliyoruz, adalet pili bitmiş bir saattir bu zamanda. Ve anlıyorum ki, bazı coğrafyalar dikenli tel misali kötülerle çevrilidir.

Bazen bir fotoğraf bin hüzündür. Vicdanların firari olduğu anlar fotoğraf kadrajıyla dil açıp konuşuyor. Silahlar hep kan döker, savaşlar hep can alır. Ama tüm ölümler kurşunla olmaz. Kimisi deryada boğulur, kimisi sahrada bir kuşa yem olur. Ölenler ve ödül alan fotoğrafçılar şaşkın tartıda bir o yana bir bu yana sallanır durur . Yılın en acı karesi ödül alır. Ve... Hayat devam eder.

Bir Aylan Bebek geçti dünyadan, yüzbinlerce çocuk feda edildi savaş yolunda. Kara Kıta elması için talan edilirken, kara günler hiç bırakmadı yakalarını.

Bir isyan bayrağı çekilmedi, kimse Aylan Bebek için kör vicdanı yakmadı. Dünü dünde bırakıp adalete çelme takıldı. Önümüze bakalım denildi, oysa kimse önünü görmedi...

Herkesin her şeyi bildiği ama hiçbir şeyi anlamadığı zamanda yaşamak zormuş, mertlik sözlükte anlamlı bir kelime olarak kalmış sanki. Belki de nesli tükenmek üzere. Kırmızı listede adı geçer mi sizce?

Zulme sessiz kalmak yenisine kapı açmaktır. Açıldı o zalim kapılar, hiç kapanmadı belki de. Ölen hep mazlum, çoğu zaman Müslümandı. Türkistan'lı bir kızın sesini duyamayan sağır bir gezegendi. Üstelik uzayda hayat arayan, elinde bulunanı cehenneme çeviren insandı...