“Boş ver”, “takma kafana”, “salla gitsin” gibi sözcükleri sık duymuş ya da bu sözcük gruplarını sıklıkla kullanmış olabiliriz. Peki, ama bu sözcükleri duyan kişilerde bu sözcüklerin yansıması nedir? Bahsi geçen sözcükler kısa ve net ifadelerle amacına yönelik etkili olmakta mıdır?
Ahmet çok üzüldüğü bir olayın şokunu üzerinden atamıyordu. Ve zihninde sürekli olaydaki kişiler ve konuşmaları dönüyordu. Çok etkilenen Ahmet bu durumu bir yakınına anlatmak istedi. Evet, zihnimizde ki düşüncelerin dilsel anlatımla aktarıldığında bilimsel olarak kişi de rahatlama sağlamaktadır. Fakat derdini paylaştığı kişi ona “boş ver” demişti. Ahmet’in kafası daha da karıştı. “Boş ver” demekle olmuyor diye geçirdi içinden. Bunca kendisini etkileyen şeye karşı, karşı taraf “boş ver” demiş ve geçiştirmişti. Burada Ahmet’in ihtiyacı neydi? Ahmet anlaşılmak ve destek görmek istiyordu. Kendisinin dinlenilmesini istiyor. Fakat karşı taraf dinliyormuş gibi yapıyor ve tek kelime ile geçiştiriyordu. Ahmet anlattığı kişinin yanlış olabileceğini düşünerek ikinci bir kişiye aynı olayı yine anlatmıştı. Fakat ikinci kişide ilk kişiden pek de farklı bir yaklaşım gösterememişti. Ahmet anlaşılmayı bir tarafa bırakın her paylaştığı kişiler tarafından adeta zihni zehirleniyor ve kendisini daha da kötü hissediyordu. Zehirli sözcük kullanan kişiler birkaç kelime ile olayın durulacağını mı düşünüyorlardı? Aslında hayır. Önemsememek, önemsiyormuş gibi yapmanın tezahürü niteliğinde yaklaşarak Ahmet’e pekte iyi gelmeyen bir tutum sergiliyorlardı. Ancak bu durumun Ahmet’te ki yansımasını fark edememiş olabilirler. Benzer durumda kendilerine aynı şekilde tutum sergilense muhtemelen onlarda Ahmet gibi düşünebilir. Yani pek iyi hissetmeyebilirler. Ahmet’e boş ver denildiğinde, ne kadar da önemsiz şeyleri dert ediyorum diye kendini de suçlama ve kendine yabancılaşma yaşamış olmaz mı?
Bu zamana kadar kafasında birçok şeyi içerlemiş danışanlar ile çalışmış bir psikoterapist olarak şunları söyleyebilirim ki; zehirli sözcükleri söylediğinizde herkesleşirsiniz. Herkesten hiçbir farkınız kalmaz. Ve kişinin sıkıntısı birkaç kelimelik bu cümleleri söylediğiniz de geçmez. Yani bu sıkıntılarla baş edebilmenin yöntemi bu değildir. Elbette bir terapist olmayabilirsiniz. En azından sessizce yorumsuz olarak dinlemek, duygularını anlayabilmek, yanında olarak destek olabilirsiniz. Dolayısıyla bahsi geçen kişiler klişeleşmiş sözcükleri duymak istemiyorlar.
Mış gibi yapmak ve geçiştirmekten ziyade; anlatmaya, anlamaya, dinlemeye, derdimizle dertlenecek kişilere ihtiyacımız var. Hayat ihtiyaçlar sistemidir. Sistemde kalmak umuduyla.