Tarımsal üretimde girdi maliyetleri arşa yükseldi. Üretici isyanda, fırıncı isyanda tüketici kara kara düşünmekten harap oldu…
Tohum ve fide zamları, sera ve bahçe kurum maliyetleri derken gübre fiyatlarına son bir ayda okkalı zam geldi…
Tarımda tohum ya da fidanın toprakla buluşmasından hasat dönemine kadar belirli periyotlarla ilaç ve gübre kullanımı günümüzde elzem hal aldı. En çok kullanılan gübrelerden üre 1 yıl önce 125 lira 1 ay önce 380 lira bugün ise 620 lira. Çiftinin 18-46 ismini verdiği gübre Ekim ayında 390 lirayken bu gün olmuş 500 lira, Keza 15-15 ve 20-20 250 liradan satılırken şimdi 360 liradan satışta. Altın ile yarışır durumda. Altın demişken eskide mahalde ki komşunun sünnet olan çocuğuna evlenene takılan çeyrek altın 1050 lirayı aşınca kardeş kardeşe altın takamaz duruma geldi. Üretici artan gübre ve ilca fiyatları sebebiyle günü gününe ilaç veremediği için üründe verim düştü. Narenciye (portakal- mandalina) bazı bahçelerde tarih en kalitesiz ürünü oluşmaya başladı. Kimi üründe dış güzellik var ama içi yenecek halde değil…
Fırıncıda isyanda çünkü yazın 130 bandında olan un çuvalı geçen hafta 240 lira seviyesindeyken şuan 340 liraya kadar yükseldi. Fabrikalar ya üretimi durdurdu ya sevkiyatı yavaşlattı. Ekmeğin temel ham maddesi olan un fiyatı arttı elektrik arttı yağı zaten saymıyorum. Vatandaş ekmeği nasıl alacağım diye hayıflanıyor fırıncı ise bu maliyet artışlarında 2.5 liraya satarsam ocağıma incir ağacı dikilir diye düşünüyor…
Asgari ücret için beklentiler konuşulmaya başladı. Tarihi artış olacak bu defa diye. Öngörüm 3700-3900 bandında. Ancak fazla artışın da getireceği sorunlar kaçınılmaz. İşveren asgari ücretle birlikte artacak vergisine tam destek alamazsa zarara geçiyorum diyerek işçi çıkarma politikasına giderse işsizlik artar. Asgari ücret arttı nasıl olsa diye konut sahipleri kiraya aynı oranda zam yaparsa gıda ya ve hızını alamayan akaryakıta da yeni zamlar gelirse bu milletin hali nice olur.