Nasıl bir zaman diliminden geçiyoruz ! anlamakta zorluk çekiyor insan. Her akşam haberleri dört gözle bekliyoruz. Sağlık Bakanlığının açıklayacağı vefat ve vaka sayılarını sabırsızlıkla öğrenip sonrada yoruma gidiyoruz. Haberlerde bir yandan pandemi, diğer yandan ekonomik tablo, gelde canın sıkılmasın. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre ÇKS’ye (Çiftçi Kayıt Sistemi) başvuru yapan çiftçi sayısı 2017 yılında 2.1 milyon kişi, 2019 yılında 2.08 milyona inmiş, 2020 yılında ise, 1.8 milyona inmiş. ÇKS sayısı yorumlandığında üretimden, ekip-biçmekten uzaklaşan çiftçilerin olduğu anlaşılıyor. Yani 3 yılda 300 bin kişi tarladan-bahçeden-üretmekten uzaklaşmış. Bu oran 2021 ve sonrası için dahada artacak.
Diğer taraftan Dünya Gıda Tarım örgütü, yani kısa adıyla FAO verilerine göre, Dünyada Gıda fiyat endeksi Eylül ayında 1970 li yıllardaki gibi en yüksek seviyelere çıktı. Yani Gıda fiyatları 40 yıl öncesi gibi durdurulamıyor. Gübre fiyatları yüzde 300 artmış, tarımsal ilaç fiyatları yüzde 100 artmış, nakliye ve işçilik ise anormal yükselmiş, sonrada domatesi rafta 1-2 liraya yiyelim diye fellek felllek market arıyoruz. Bir yerlerde hata yapıyoruz. Hatanın temeli niyet, çünkü iyi niyetli değiliz. Hani amaç Gıda fiyatlarını baskılamak olsa, erişebilir olmasını istesek, işimiz çokta zor değil, sadece işin mutfağına girmek ve işi liyakat sahibi kişilere emanet etmekten geçiyor. Nasılmı? Gelin Tarımsal ürün ithalatını kısalım, Tarım ithalatındaki gümrük vergilerini uçuk-kaçık rakama çıkaralım, dışarıya vereceğimiz parayı kendi çiftçimize verelim, Döviz ülkemizde kalsın,
Bu işleri organize edecek bürokrasi ve kurumların başına, liyakat sahibi adamları atayalım, bu atanan kişiler seçilmişlerden fazla değil 1 yıl talimat almadan çalışsın. Bakalım tarımsal üretim artıyormu? Çiftçi geliri artacakmı? Raftaki domates 10 lira yerine 2 liraya inermi? Karar vericilerin, atanan şahsiyetlerin işi gücü tayin-terfi oldu, aman kararname ile 5000 ek göstergeyi alayım, makamı 2 yıl işgal edeyim, rahat bir memuriyet geçireyim düşüncesi egemen olduğu sürece, seçilmiş şahıslardan talimat aldığı sürece tarım düzelmeyecek, Üretici sayısı azalacak, Üreten ülke değil, ithal eden ülke olmaya devam edeceğiz. İki yanlış bir doğru yapmaz. Tek doğru, ‘’Akıl Bilim Liyakat’’. 35 yıldır Tarım Bakanlığını biliyorum, Ankara, üretim planlaması yerine, personel tasarrufu-makam mevki konularını konuşmaktan bıkmadı. Ne zaman düzelir tarım? Bürokrasideki atama nöbeti yerine, Ekim nöbeti tartışılmaya başladığı gün tarım sorun olmaktan çıkacaktır.