Malum, ev kiraları hepimizin gördüğü, bildiği, duyduğu kadarıyla kalk gidelim durumunda. Asgari ücretin 2 bin 20 TL olduğunu dönemde en bakımsız ev bile bin 300 TL iken, şimdi asgari ücrette 2 bin 324 olunca kiralar da yükselir mi diye düşünmeden edemiyorum. Kiraların uçuşundan sonra, yaşasın parklar bahçeler demekten kendimi alamıyorum.

Hal böyle iken birde mülk sahiplerinin 'memur değilsen sana ev yok' muhabbeti çıktı. Eskiler anlatırdı, varmış geçmiş zamanlarda da bu söylemler. Alanya Postası Gazetesi'nin 'Simitçiye ev yok' haberi ile de yaşanan bu durumu bir simitçi abimizin ağzından dinlemiştik geçtiğimiz aylarda. Aynı anları yaşar gibi anlattı bize. Aslına baktığınız zaman ekonomik krizin etkileri bunlar. Ama bunun faturasını garibana kesmek ne kadar doğru?

Alanya'da nasıl olsa öğrenci, 4-5 kişi aynı evde kalıyor diye ev kiraları da yükseldi. Eee nasıl olsa evi tutan var tabi. Sen almazsan öğrenci tutuyor. Sırf bu yaşananlardan dolayı, yeni evlenecek insanlar bile evlilik tarihlerini erteliyorlar.
Arkadaşlarımla muhabbet ettiğimde çıktı bu da ortaya. Bir tek simitçi abimize yapılmamış bu 'memur değilsen ev yok' muhabbeti. Ev arayan bir arkadaşım emlakçıyı aradığında adamın telefon açış şekli 'memura veriyoruz evi' olmuş. Arkadaşım da 'ses tonumdan mı anlıyorsun memur olup olmadığımı' demiş. Gülsem mi, ağlasam mı? Bilemedim tabii. Memurun garantisi var da bizim mi haberimiz yok acaba? Yada memur insan da geriye kalan kesim ne olduğu belirsiz varlıklar mı?

Bunun hal çaresi nedir diye düşünsen, içinden çıkılmaz bir duruma sürükleniyorsun. Ama el insaf be kardeşim. Herkesin durumu ortada. Evin kirasını göklere kadar çıkarırsan, 'memurdan başkasına ev yok' dersen, en sonunda evinin turşusunu kuracaksın haberin yok.