İnsan yaşam boyu mücadele içinde. Düşüp kalmak da bu mücadelenin yegane parçası. Tabi yorulmak da..
Üstad Abdurrahim Karakoç ne güzel özetlemiş; “Umudum her zaman bakidir ama, zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun…” Çoğu kez benzer hissiyatı derinden hissetmişizdir. Sapa yollara denk geldikçe, çırpındıkça, gücümüz tükenmekte her şeyden elimiz ayağımız çekilmektedir. İşte bu nokta atalarımızın deyimi “okyanusta yüzüp derede boğulmak” tam manasıyla olayı özetliyor. Vazgeçmek; insanın içinde ukde kalan ve ömür boyu kendine yük edindiğinden öteye gitmiyor. Elbette bazı konularda vazgeçiş daha doğru. Yalnız genel anlamda insan devam etmeyi tercih etmeli, tünelin son çıkışını mutlaka görmelidir. Yorulmak en doğal hakkımız. Küstüm oynamıyorum ise değil. Hayat bir denge. Kaybettiğiniz zamanlarda bile başka kazançlar heybenizde birikiyor. Çekilen çilelerin getirdiği hediyeleri görmezden gelerek bencilleşmiş de oluyoruz. İnsan her durumda her anın hakkını vermeli. Son olarak yaklaşık iki aydır yaşadığımız Covid 19 dair zor günler için her birimiz fedakarlıkta bulunuyor kurallara riayet ediyoruz. Bir haftadır düzelmeye eğilimli tabloda vazgeçişte bulunmak kötü bir senaryoyla karşılaşmanın zeminini hazır hale getirecek. Sanırım hiçbirimiz bunu istemez. Bu yüzden sıkı sıkıya tutunduğumuz kurallara daha çok sarılma vakti. Birbirimize daha kısa sürede sarılabilmek için değmez mi? Özlemlerimize daha kolay kavuşabilmek için değmez mi?