Hiç kimse şiddete maruz kalan, üstelik bunu tekrarlayıcı bir biçimde yaşayan çocuğun hissettiği duyguları kolay kolay anlayamaz. O çocuğun ruhunda açılan yaraların nasıl acı verdiğini, hayatını yaşamasını nasıl engellediğini tahmin bile edemez.
Düşünün ki 16 yaşında bir genç, bir grup arkadaşından hem fiziksel şiddete hem de diğerlerinin önünde alaya maruz kalıyor veya 8 yaşında bir kız öğrenci sınıf arkadaşları tarafından oyuna alınmıyor, dışlanıyor. Bizler yetişkin olarak dahi kavgalı olduğumuz ya da çekindiğimiz insanlardan uzak durmayı tercih ederken, büyüme döneminde olan aynı zamanda eğitimini tamamlamaya çalışan bu çocuklar için her gün gitmek zorunda oldukları okul ortamı ne kadar tehlikeli ve ürkütücü. Kişilik gelişimlerinin şekillendiği benlik algılarının oluşmaya başladığı bu en kıymetli dönemlerde hem bedenlerine hem de psikolojilerine yapılan bu baskının etkisi müdahale edilmediğinden bir ömür onlarla birlikte varlığını sürdürecek ve yaşamlarının birçok yerinde kendilerini engellemelerine sebep olacaktır.
Günümüzde ne yazık ki özel okullar da dahil olmak üzere tüm okullarda akran zorbalığı oldukça yaygın. Çocuklar birbirlerine hem sözel hem de fiziksel olarak şiddet uygulamakta. Anasınıfından tutun da lise çağına kadar durum bu şekilde. Çocuklar/gençler birbirlerine sözel/fiziksel şiddet uygulamaktan çekinmiyor.
Okullarda zorbalık; yalnızca 2 öğrenci arasında gerçekleşebildiği gibi, bir grup öğrencinin kendinden daha zayıf gördükleri öğrenciler üzerinde kuvvet uygulayarak onlara zarar vermeleri şeklinde de görülüyor. Burada güç; fiziksel görünüm, maddi imkanlar, popülerlik gibi birçok çeşitte olabilir.
Şiddetin, alay etmelerin hoş karşılandığı, saygının olmadığı bir ortamda büyüyen çocukların zorbalık yapma ihtimalleri daha yüksek, diğer yandan evde şiddete maruz kalan çocuklar okulda arkadaşları üzerinde şiddet uygulayarak kendi travmalarını hafifletmeye çalışırlar.
Öğrencinin sergilediği davranışın kaynağı ne olursa olsun eğer ki bulunduğu ortamda bu olumsuz davranışlara göz yumulmazsa, okul yönetimi ve öğretmenler buna fırsat vermezse öğrenci de bu olumsuz davranışa devam edemeyecektir. Söz konusu okulda zorbalıksa okul yönetimi öğretmenler ve okul personeline büyük görev düşmektedir. Okuldaki zorbalığı ve sonuçlarını önceden engellemek, azaltmak için okul ortamında bulunan bütün görevlilerin sorumluluğu ve zorbalığı engelleme imkanı vardır.
Aşırı koruyucu veya ilgisiz ebeveyn tutumları, okul içerisinde otorite eksikliği, öğrencilerde sosyal beceri eksikliği, hayır diyememe ve kişisel sınırlarını koruyamama, zorbalığı görmezden gelen veya normalleştiren öğretmen tutumları; zorbalığa zemin hazırlamaktadır.
Kimi zaman okul yönetimi bu konularda hassas olsa da öğrenciler bir şekilde yetişkinlerin olmadığı ortamları ve zamanları kollayabilmekteler. Tuvaletler, soyunma odaları, okulun kör noktaları ve merdiven altları riskli bölgelerin başında gelmektedir bu nedenle okul içerisinde mümkün olduğunca kör nokta kalmaması ve nöbetçi öğretmenlerin özellikle takibi iyi yapmaları gerekmektedir.
Çocuğunuzun Zorbalığa Maruz Kaldığını Nasıl Anlarsınız?
* Okula gitmek istememe, okula anne babanın bırakmasını isteme,
* Tenefüslerde sınıftan dışarı çıkmama, öğretmenlerin peşinden ayrılmama, duvar diplerinde tek başına gözden kaçarcasına vakit geçirme,
* Kaygılı, tedirgin bir görünüm, ürkek davranışlar,
* Sürekli eşya kaybetme, kıyafetlerinin ve okul malzemelerinin hırpalanması,
* Çabuk sinirlenme, okulla ilgili konularda agresif davranışlar sergileme,
* Düşünceli ve mutsuz ruh hali, fiziksel nedeni olmayan hastalıkların ortaya çıkması.
Çocuğunuz son zamanlarda bu tarz belirtiler göstermeye başladıysa öncelikle sınıf öğretmeni ile iletişime geçerek çocuğunuzun okulda geçirdiği sürelerin bir değerlendirmesini yapabilirsiniz. Çocuğunuzu eleştirmeden, yargılamadan dinlemek şartıyla canını sıkan bir şeylerin olup olmadığı ile ilgili konuşabilirsiniz. Çocuğunuzun size açılması mümkün görünmüyorsa öğretmenden veya farklı bir uzmandan destek alabilirsiniz. Bu tarz davranışlara maruz kalan çocuklar kendilerini aciz hissederler, yaşadıklarında dolayı utanabilirler ve anlatmaya çekinirler. Ebeveynlerinin kızacağını, alay edeceğini düşünerek saklamaya çalışırlar. Sakin olun, çocuğunuzu dinlemeye ve anlamaya çalışın.