Bir yaz günü, temmuz gecesi, O sevimli denizinden hayli uzakta yine... Sesler yerini sukuta, güneş yerini aya teslim etmiş. Demlenmiş kelimeler kahve kokusu eşliğinde. Tüm tümceler kuralsız, hayatın kendisi gibi...

Kelimelere sığındığım şu günlerde bir efkar perdesi çekilmiş önüme. Sağlık büyük nimettir düşüncesiyle geleceğe umut teknesiyle devam etmek isterim. Aslında sadece ben değil, son iki senedir hepimiz anladık, en büyük zenginliğin ne olduğunu.

Şimdilerde Corona unutulmuş gibi olsa da, korkarım yakında kendini yine hatırlatacak. Aşı umutları doğrultana kadar hayatımızın merkezinde yer almaya devam edecek. Tüm komploları okumuş olsak bile, korku ile yaşanmayacağını elbette anladık ama tedbiri de elden vermeyelim.

Şehrimizin yazı ne kadar sıcak biliriz, sokak hayvanları için kapıların önünde su bulunduralım, yemek artıkları ile bile olsa onları besleyelim. Sadece iyilik değil, insanlık görevi olduğunu bilelim.

Turizm ile canlanan Alanya, umarım bu sezon umduğunu alır, rahat bir nefes alır. Şimdilerde açık hava otellerinde konaklayan yerli turistleri birkez daha kınamadan düşünelim. Ters giden bir şey mi var? Yerli turist için fiyatların neden çok yüksek olduğunu öğrenelim. Misafirperverlik iyidir, ev sahibi olmak ise kolay değildir. Son yıllarda sahillerde geceleyen yerli turistler için neler yapıla bilir? Merak ediyorum.

Kurban bayramına sayılı günler kala, gerçek ihtiyaç sahiplerini hatırlayalım. Kurban bayramı buzdolabı bayramı olmasın.

Yine konuları kattık karıştırdık, bence hiçte fena olmadı...