Kar demiyor, kış demiyor, yaz demiyor, bahar demiyor. Maddi karşılık beklemiyor, 90 dakika takımına da destek veriyor Alanyaspor taraftarları. Dün sen yoktun ama o taraftar vardı. Alanyaspor yıkılınca sen ağlamıyorsun ama o taraftarlar ağlıyor. Çünkü taraftarlar, Turuncu-Yeşilli camiayı seviyor, o renkler için canını bile verecek kadar gözü karadır. Tarihinde ilk kez Alanyaspor, Süper lige yükseliyorsa bunda Yönetim Kurulu kadar taraftarların da emekleri vardır. Taraftar olmazsa, futbolun zevki olmaz. Bir taraftar bugüne kadar sabrediyorsa, takımı her yenildiğinde sessizce evinin yolunu tutuyorsa ve kimseye küçücük bir söz söylemiyorsa, taraftarların takıma saygısıdır bu. Her sabrın bir sonu, her suskunluğun arkasında isyan vardır. Susarak bir yere kadar sabredebilirsiniz. Turuncu-Yeşilli taraftarlar da Çaykur Rizespor maçına kadar sustular, sabrettiler. Belki takım düzelir, belki Hüseyin Kalpar yanlışlarını düzeltir dediler. Ama ne Hüseyin Kalpar hatalarından ders çıkardı, ne de takımını düzeltebildi. 
Çaykur Rizespor maçı öncesi lige verilen 15 günlük arada bile Alanyaspor'u, Çaykur Rizespor maçına bile doğru dürüst hazırlayamayan, rakibi Rizespor'u çözemeyen Hüseyin Kalpar'ı bu maçtaki yenilgi sonrası da taraftarlar istifaya davet etti. Taraftarlar, 'Hüseyir Kalpar istifa' diyerek görevi bırakmasını istedi ama küfür etmedi, hakaret etmedi. Hüseyin Kalpar'da bu istifaların ardından görevi bırakmayabilir ama o davete de ince bir mesaj verebilirdi. Taraftarların istifaya davet ettiği Hüseyin Kalpar'ın, 'Taraftarlar beni istifaya davet ediyor. Bu takımı Süper lige ben yükselttim, bu takımı Süper ligde kalıcı hale dönüştürecek olan benim. Taraftarlarım biraz sabretsinler' demesini beklerken, taraftarları nankörlükle suçlamasına anlam veremedim. 
Bu şehirde Turuncu-Yeşilli renklere gönül veren taraftarları nankörlükle suçlayacak en son kişi Hüseyir Kalpar'dır. Ben Türkiye'de Hüseyin Kalpar kadar taraftarlarına vefasızlık yapan bir Teknik Direktör daha görmedim. Başarılarda taraftarlara bir teşekkür bile etmeyen, taraftarların adından söz bile etmeyen Hüseyin Kalpar, bu taraftarları nankörlükle suçlayamaz ve suçlamamalı. Benim taraftarımı Hüseyin Kalpar nankörlükle suçluyorsa, ayıp ediyor ve ayıp etti de. Hüseyir Kalpar, benim taraftarımı nankörlükle suçlamışsa ki, o suçlamayı yaptı, artık ona ne saygım kaldı, ne de sevgim. Artık onu Alanyaspor'un Teknik Direktörü olarak görmüyor, göremiyorum. 
Eğer Hüseyir Kalpar, Alanyaspor'un başarısını istiyorsa, bu kulübün Süper ligde kalıcı olmasını da arzu ediyorda, sözleşmedeki, 'Gönderilmem halinde 3 milyon TL'yi alırım' yönündeki maddeyi düşünmeden görevi bırakmalı. Eğer Hüseyin Kalpar, o konuda bir adım atmıyorsa, Alanyaspor'un başarısı için gecesini gündüzüne katan, hem nakdini, hem de vaktini bu Turuncu-Yeşilli camia için harcayan Kulüp Başkanı Hasan Çavuşoğlu bir adım atıp, Kalpar'ın işine son vermeli. Çünkü Hüseyin Kalpar gitmiyorsa, her maç istifa sesleri o tribünlerden yükselir. Bu da taraftarların en doğal hakkıdır.
Bir Alanyaspor taraftarı olarak, bu kulübün zor dönemlerinde elini taşın altına koyan birisi olarak da Hüseyin Kalpar ile bugün itibariyle yolların ayrılması, hem Alanyaspor'un, hem de şehrimizin menfaati açısından uygun olacaktır. 
Alanyalıları nankörlükle suçlayan bir insanın bu şehirde durması, buradan para kazanması ve Alanya'nın temiz havasını teneffüs etmesine müsade edilmemeli. 
Hüseyin Kalpar severek gitmiyorsa, Alanyaspor'un görevine son verilip, Alanya'dan gönderilmeli.