Yazıya en başından bozukluk ile başladığımın farkındayım. Fakat konu bunu gerektirdi.
Geçtiğimiz yıllarda Antalya’da çalışanların kadınların oluşturduğu bir plaj var. Adı Kadınlar Plajı.
Elle sayılabilecek kadar az olan bu plaj, büyük ses getirmişti. Ardından karşıt görüşleri de beraberinde getirdi. Antalya Halkevi üyesi kadınları ve Akdeniz Üniversitesi Öğrenci Kolektifleri tarafından düzenlenen bir piknikte bu durumu protesto etti. Protestocular kadınlı-erkekli denize girerek tepkilerini göstermişti.
Antalya Halkevi Başkanı Ayten Ceyhan ise plajın gereksiz olduğunu bu sözlerle eleştirmişti. "Antalya dünya kenti ve dünyanın dört bir yanından insanlar gelip denize girip çıkabiliyor. Kimse birbirinden rahatsız değildi. Buna neden ihtiyaç duyuldu, anlam verebilmiş değiliz."
Evet, Antalya dünya turizminde önemli bir noktada. Alanya ise Akdeniz Bölgesinin en cazibelisi durumunda.
Kadınlarımız bu tepkiyi vermekle sonuna kadar haklıdır. Hemen buna cevap olarak: ’’Efendim, kadınlarımız rahatsız oluyor, giyinemiyor.’’ diye cümleleri duyuyorum.
Evet haklılar. Çok defa şahit oldum.
Ülkemizin büyük bir bölümü örtünen kadınlardan oluşuyor. Kapanarak, özel kıyafetler ile denize giriyor. Şimdi bir şey anlatmak istiyorum. Düşünün, bayram tatiline gelen bir ailenin en yaşlı bireyi bir anneanne. Dizlerindeki ağrı sebebiyle denize gidiyor ve ayaklarını sokak deyimi ile kuma gömmek istiyor. Daha doğrusu, yapamıyor ve yabancı bir misafir gidip yardım ediyor. Buraya kadar sıkıntı yok. Ne kadar güzel değil mi? Yabancı misafir gidip ona su alıyor, şemsiyesini kullanmasını sağlıyor.
Sorun ne? Sorun bizim algımız! Bizim her şeyi bilmemiz.
Sorun! Bizim ayrım yapmamız. Kalıp düşüncemizi bu tip göze hoş görünen şeyler ile aile yapımıza işletmek.
Evet, haklılar fakat yabancı misafire de erkeklerimiz bakıyor. Kadınları yerli- yabancı diye ayıralım mı şimdi? Kadını nasıl ayırırız? Düşünün, bir grup misafir tatile geliyor. Bizim bu üstün projemizi, abartılı açılışını yaptığımız plajı görüyor. Bakışlardan rahatsız olan yabancı kadınlar da Alanya’dan kendileri için bir plaj isterse ne olacak? Düşünsenize ‘’ Ruslara özel plaj.’’, ‘’ Almanlar , siz şurada yüzün.’’
Plaj yapacağımıza, soruna kaynağından yani aileden bakmak daha değerli olmaz mı? Bu ne biliyor musunuz? Eşimizin doğumuna erkek doktorun girmesini istememek gibi bir şey.
‘’Ne yani, kadınlarımız örtünürlerse evden çıkmasınlar mı, istedikleri gibi yüzmesinler mi? ‘’ Böyle bir şey söz konusu olamaz. Elbette hayır. İstedikleri saatte yürüyebilir, gezebilirler. Ama sorun bu değil! Çözümü, ayrı bir plaj yapmak değil. Bu sorunun başını bulmak gerek. Bizden yüksekteki insanlara sesleniyorum. Bu bir çözüm değildir!
Yüzmek isteyen fakat bilmediğinden yüzemeyen o kadar çok kadın var ki! Olimpik yüzme havuzumuzda kadınlara özel bir saat var mıdır? Ücretsiz yüzme kursu var mıdır?
Yazın kadınlarımız, özel plajlarında yüzdüler. İyi hoş güzel…
Kışın yüzmek istemeyecekler mi?
O kadar paraya mal olan plaj, sadece yaz mevsimi için mi geçerli?
Kadınlarımız ayrı plaj mı istiyor yoksa bakışlara çare mi istiyor?
Ayrı plajda yüzmek isteyen kadınlarımıza Alanya’nın dört bir yerinden ücretsiz ulaşım sağlanacak mı?
Birbirleriyle dünya savaşı yaşayan insanlar aynı otelde kalıp, parasıyla tatil yapıyor.
Yapmayın, çözüm ayrı plaj değil.
Geçtiğimiz günlerde ölümünün 4.yılını andığımız büyük üstat Neşet Ertaş’ın bir sözüyle yazıma son veriyorum.
‘’Kadınlar insandır, biz insanoğlu.’’