'Torosların can damarı kuruyor' diye ilk yazıyı geçen sene 26 Ağustos'ta yazmıştım.
Gödüre Çayı olarak bildiğimiz Göksu Çayı'nın fotoğrafını çekip paylaşmıştım.
Alanya'da kuraklıkla ilgili ilk yazı ve fotoğraftı.
Sonra giderek konuşulmaya ve yazılmaya başladı.
Masa başında gazetecilik yaparak konuşulanları kaleme almak benim tarzım değil.
Anamur sınırından, Konya sınırına kadar bu şehri bilen ve yaşayan bir gazeteci olarak doğanın en az kırk yılına şahit oldum.
Geçen yılın yaz ve kışını daha önce hiç görmedim.
Toroslarda kış yaz gibi geçti.
Torosların can damarı iki yıldır can çekişiyor.
Ve bu can çıkacak.
Uzun yıllar giderek etkisini gösteren kuraklığa dayanma şansı yok.
Sadece Göksu değil tabi.
Tüm dereler ve diğer su kaynakları.
İnsanlar yaşlandıkça damarları nasıl çekiliyorsa, kuraklık arttıkça tüm su kaynakları çekilecek.
Bu daha iyi günlerimiz.
Demirtaş Çayı akmıyor.
Çamlıca'ya kadar inen çayın suyu da kuruyacak.
Kurumasa da zaten onca sulamaya dayanmaz.
İmamlı tarafı kurudu.
250 metrenin altında su çıkmıyor.
Diyeceğim o ki, yaylalar kuruyorsa sahil kesimi anlatmaya gerek yok.
Dimçayı Sulama Suyu Projesi çoktan hayata geçmiş olmalıydı.
Şunun da altını çizmek istiyorum, proje bu haliyle yetmez.
Suyun dağıtım ağı genişlemeli.
'Ana hat varacağı yere varsın, etrafını sulasın' demekle olmaz.
İmamlı, Hocalar, Çamlıca gibi mahallelere dağıtım mutlaka sağlanmalı.
AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Toklu yemeyip içmeyip elinde ne kadar iş varsa hepsini kenara bırakıp su için çalışmalı.
Çalışıyorsa bile daha fazla çalışıp bastıracak.
Çünkü tek çare Dimçayı.