Uzun yıllar önceydi. Sanırım 1994 yerel seçimlerine gidiliyordu. Son düzlükte gazete köşe yazarları görüş ve düşüncelerini açıklıyorlardı bir bir. Aynı gazetenin farklı sayfalarındaki yazarlar çok farklı tezleri savunuyor ve hatta birbirleriyle atışıyorlardı bile. O dönemin demokrasisini arıyoruz artık. Şimdinin gazeteleri bir alem.
Her neyse o dönemde okuduğum Bekir Coşkun’un köşe yazısını hatırlıyorum. Özetle şöyle diyordu Coşkun, ’’Son yıllarda İstanbul o kadar ağır şeylere maruz kaldı ki seçilenler tarafından, bundan böyle kim ‘ben İstanbul’a hiç bir şey yapmayacağım’ diye söz verirse oyumu ona vereceğim’’.
Günümüz siyasetçisi o kadar hoyrat ki belki verdiği zarar, açtığı yara onlarca yıl onarılamayacak, olsun hesap soran mı var ? Niye yaptın diyen mi var ? Misal Köprülü Melih Paşa. Bir sabah uyandık bir yerde Transformers anıtı var. Bir an tayy-i mekan, tayy-i zaman kabiliyetine kavuştuğunuzu düşünüyorsunuz. Olsun vardır bir bildiği. Bana göre memlekette istihbarat konusunda ‘’Tek rakibim MİT’’ diyebilecek tek siyasetçi.
Cennet vatanımızın bir diğer güzel köşesi Amasya bir sabah ‘’Selfie çeken şehzade ile uyandı’’. Bu defa android işletim sistemli şehzadeyi tarihsel açıdan dönemlemeye çalışıyorsunuz, kulaklarınızdan duman çıkıyor, contalar yanıyor.
Bir de kafayı yolla bozanlar var. Antalya’mızın efsane, yüce, anlatmaya sözlerin yetmeyeceği başkanı Menderes Türel. O kadar kafayı arabalara taktı ki, yolda aynı zamanda yürünebildiğini unuttu. Aynı yıl içinde tüm yollarda şantiye kurarak, merkezden Alanya istikametine çıkışı safari tadında bir kayboluş oyununa çevirmeyi başardı. Arabadaki navigasyondaki abla birgün ‘’yeteeeeeer nerden gidersen git ‘’ diyecek diye korkuyorum.
Güneydoğu’daki başkanların bir kısmı içlerindeki insanlıklarının seviyesinin bir nişanesi olarak ‘çukur’lar açtılar efendim. İnsanlıklarının, şereflerinin, vatan sevgilerinin seviyelerini betimlediler bu çalışmalarında. Bizim Mehmed de öle öle çukurları doldurdu . İyi de kazarken kim kaz dedi. Vali amcalar körebe mi oynuyorlardı.
Tunceli Ovacık’taki yoldaş da sıyırdı kafayı. Eskiden komunistler Moskova’ya diyorduk, bugün ‘’bedavacılar Ovacık’a’’.
Daha uzatsam uzar. Anlayacağınız bizim başkanlar resmen takılıyorlar. Sanki bir anayasa ve mahalli idareler, belediyeler kanunu yok, hisseli harikalar kumpanyası. Birgün seçim olursa sizden oy istemeye gelenlere bazı sorular sorun bence, ne yapacaksın, neden yapacaksın, yapmasan olmaz mı, neyle yapacaksın, ne kadar zamanda. Tatmin olmazsanız hiçbir adaydan kim hiçbir şey yapmayacağına söz verirse ona oy verin. Hoşçakalın.