Güç gösterisinin altında yatan sebep korkudur belki de ve günümüzde herkes küçük krallığının kralı gibi... Güç ve Korku birbirine bağlı iki bağ. Korku ağaçların dalları gibidir, ya da kökleri gibi. Savaş görmüş birey, köşeyi dönse vurulacağını sanır, yokluk görmüş biri en küçük maddi düşüşte dünyanın sonu geldi sanır, şiddete maruz kalmış biri uzanan her eli sille olarak görür. Korkular.

Sinirle evladını sarsan ebeveyn geleceğe kanadı kırık bir kuş uçurur. Ülkeleri para için savaşa boğan siyasiler o an için belli bir kazanç elde ettiğine inanır, kanlı paranın ayağını sürüyeceğini hiç mi düşünmez? Belki de hiç umursamaz.

Bir gerçek var. İzlemeye alıştırılmış, robot insanlar her yerde. Chipten korkanlara kötü haber, onlara gerek kalmadı ki...

İnsan ömrü en fazla toplasan 8,9 onluktur. Üzerinden bir o kadar yıl geçince adın dahi anılmıyor bu fani alemde. Ama gel gör ki, bin yıl yetecek kadar para kazanır, biriktirir ve toz parçacığı olup gider.

Konuşmak çok kolay, anlatmak çok basit ama anlamak biraz müşkül. Aslında anlamak değil, kabul etmek...

Gereksiz sözler yığılı kağıt parçalarını buruşturup atsak, nihayet bir adım atsak. Nereye kadar perdesi çekili evlerden izleyeceğiz olanı biteni? Haksızlık diye söylenirken, adaletin çıkıp gelen biri olmadığını, aslında hepimizde ondan bir parça olduğunu hatırlasak güzel olmaz mı? Ne acımak, ne üzülmek doğrusu üzmemek...