Bir orta yol olmalı... İnsan hayatı A, B...planı için çok da uzun değil sanki. Filozoflar gibi veya dervişler gibisinden de değil. Daha sade, daha basit.
Son dönemlerde duyduklarımız, işittiklerimiz karşısında gelecek biraz daha bulanık bir hal almadı mı sizce de? Sanki birileri insanlığı her yönden ablukaya almış gibi. Artık ne beyaz o kadar temiz, ne siyah o kadar karanlık. Her şey çok karışık...
Şehirler kaç şehri yutacak büyüklüğe ulaştı. İnsanlar tek eve sığmaz oldu. Eğer Nesimi değilseniz bu cihan da, bir ev de yeterlidir aslında. Ama insan bu, midesi kadar gözleri de sorunlu bir çoğunun.
Çocuklar sabahın köründe mektep yolunda, dönüşleri ise muhteşem! Hepsi sinirli ve asabi. Bir yerlerde biz büyükler büyük bir hata yapıyoruz gibi. Severek okula gidenler neden bu kadar az? Telefonlar yüzünden mi, yoksa ciddi plan çerçevesinde görünüp gelişigüzel mi yaşamaya başladık?...
İnsanlık her şeyi öğrenmiş olabilir. Ama henüz denge kurmayı başaramamıştır. Oysa her şeyi bilmeye de gerek yok, yeter ki bildikleri yarım yamalak olmasın.
Yeni nesil zayıf mantıklı, biraz da robotik. Evlerden çıkıp, çayırlara gitmeli. Kitaplarda yazılanı gerçekte de görmeli. Bir kedi sevmeyen, hijyenik yaşam koşullarında büyümüş bireye dünya korkutucu gelmez mi? Aynı zamanda bu birey biraz bencil olmaz mı?
Gelişigüzel şiir kadar sinir bozucudur artık çoğu şey. Yine de şiirin kolunu kanadını kıranı affedebiliriz ama insanların umudunu yaralayanları asla.
Sabır kavramı Mevlana sözleriyle duvarlara asıldı ve bizler ne eşya ne de insan kırmaktan çekinir olduk...
Evet, plan kurmak için hava müsait olmayabilir ama hayaller daimi yeşil bir tırtıldır. Şansı ve azmi varsa kelebeğe de dönüşür kuşkusuz. Bize düşen evin önüne iki çiçek, iki yeşil dikmek. Belki de dünya kapımızın eşiğinden başlıyordur.