Senelerdir yerel siyasetin içinde, yerel basının yanında birisi olarak mülki idarecileri ve Alanyalıların mülki idarecilerle ilişkilerini gözlemlerim. Kaymakamlardan bahsediyorum. Kimini çok sevdik, kiminden hiç haz etmedik, kimi öyle silikti ki hatırlamadık bile. Kimilerini öyle içimize aldık ki hemşehrimiz yaptık. Düğünümüzde cenazemizde hep yanımızda gördük. Kimi de giderken arkasından teneke çaldık.
Bir fotoğraf var aklımdan hiç çıkmıyor. Tayin sebebiyle bir kaymakamımızın uğurlama töreni vardı. Belediyenin arkası, kaymakamlık lojmanının önü insan seliydi. Alanyalı akmıştı oraya. Bir taraftan gözyaşları akıyordu diğer taraftan davul zurna çalıyordu. Giden kaymakam ve eşleri gelen herkesle tek tek vedalaşıyordu. Yeni atanan kaymakam da nezaket gösterip alanda bulunup ayakta bekliyordu. Takribi 2 saat sürdü vedalaşma. Kadirbilir Alanyalı sahip çıktığı kaymakamını en iyi şekilde uğurlayıp arkasından suyunu da dökmüştü. Yeni kaymakam hayretle olayları izlemişti. Bir süre sonra yeni kaymakam yeni tarzını ortaya koymaya başlamıştı. Otoritesini kabul ettirmeye çalışıyordu. Mesai arkadaşlarına bağırık çağırık vs. otoritem var diyordu halkın da pek umurunda değildi. İktidar partisinin dedikodular ayyuka çıkmış belediyelerine soruşturma izni vermiyor, muhalefet partili belediye başkanlarının soruşturmalarına yol veriyordu. Ben de bir kurulda birlikte çalışmak zorunda kalmıştım. Alanya adına talihsiz bir kaymakamdı. Çalıştığım kurul dahil birçok amir istifa etmek zorunda kaldılar.
Gün geldi devran döndü. Samimi bir ortak dostumuza şunu söylemiş: ’’Ben bu şehrin insanlarına ne kötülük ettim kardeşim. Allah’ın bayramında kapımı bir tek kişi bile çalmıyor’’ Selef nasıl uğurlandı, halef nasıl gönderildi. Alanyalı aynı Alanyalı. Hancı aynı yolcular gelişlerine göre karşılanıp uğurlanıyorlar. İleride Alanya adına taşın altına gövdesini koyan kaymakamları yazmaya devam ederiz. Şimdilik bu kadarla yetinelim. Hoşçakalın.