Alternatif tıp denilerek yapılan denetimsiz ve riskli uygulamalar ülkemizde ve dünyada yanlış görülmüş, zaman zaman yasaklanmıştır. Fakat geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının yaygın olduğu birçok ülkede yasaklamak ve cezalandırmak çözüm olmayınca, çözüm olarak bu uygulamalar bilimsel zemine çekilmiş ve denetim altına alınmıştır. Örneğin, Çin’de Mao tarafından önce bu tür uygulamalar yasaklanmış ve idamla cezalandırılmıştır. Daha sonra idam cezasının bile insanları durdurmadığı ve denetimsiz, kaçak uygulamalara yönlendirdiği görülmüştür. Son olarak geri adım atılmış ve kurulan bir devlet üniversitesi bünyesinde, tıp doktorlarının bu alanda eğitim alması ve kendi uzmanlık alanlarıyla sınırlı olarak uygulama yapmaları sağlanmıştır. Bu üniversiteye ait hastanede yaptığım inceleme ve gözlemlerde batı tıbbının tedavisi mümkün değil dediği birçok hastalığa kısmen veya tamamen geleneksel yöntemlerle çare bulabildiklerini gördüm. Ayrıca bizim bildiğimiz veya bilmediğimiz birçok geleneksel yöntemin bu üniversitede bilimsel temellere oturtulduğuna şahit oldum. Kanıta dayalı tıp kavramı, bilimsel yöntemlerle araştırılan ve olumlu sonuçları ortaya konulan metotları kabul etmeyi gerektirir. Yani eğer merdiven altı yapılan bu uygulamalar, yetkili ve bilgili ellerde yapılırsa, daha sonra da faydalı sonuçları, etkileri bilimsel ölçülerle gösterilirse hepimizin bu konudaki bakışı değişmelidir.
Dünyada bu alanda en yaygın uygulamaların yapıldığı ülke Çin’dir. Bu sebeple 2016 yılının başında, Türkiye’de ‘International Traditional Chinese Medicine Symposium’ isimli bilimsel toplantıyı düzenleyerek, Çin’den çok yetkin bazı bilim insanlarını getirdim. Bu toplantı sonunda, alandaki çalışmalarım sebebi ile Teşekkür Belgesi aldım. Daha sonra Çin’de, Hubei eyaletinde Çin Tıbbi Devlet Üniversitesinin düzenlediği, Geleneksel Çin Tıbbı Kongresine davetli konuşmacı olarak gittim. Dünyanın her yerinden gelen bilim insanlarına konferans verdim. İkinci bir Teşekkür belgesi ve çeşitli ödüller aldım. Bu alandaki Uluslararası Çin derneğine, Ortadoğu ve Avrupa’dan sorumlu uzman olarak seçildim. Ülkelerinde uygulanan yöntemleri ve bilimsel çalışmaları yerinde inceledim. Daha sonra bu konuyu araştırmaya karar verdim. Maalesef geleneksel ve tamamlayıcı tıp hakkında bugüne kadar çok az deneysel çalışma yapılmıştır. Yeterli deney ve kanıt olmaması sebebiyle, bu tür uygulamalara karşı çıkanlar da destekleyenler de büyük ölçüde ezbere ve önyargıya dayalı konuşmaktadırlar. Bizim bu alanda yaptığımız ilk bilimsel araştırmanın sonuçları, 2020 yılında uluslararası nitelikli bir bilimsel dergide yayınlandı. Daha sonra iki adet bilimsel araştırma projesi ile bulduğumuz olumlu etkilerin moleküler mekanizmalarını ortaya çıkarmak için çalıştık. Bu araştırmaların ilki tamamlandı ve 2024 yılı Mart ayı içinde uluslararası üst nitelikli başka bir dergide yayınlandı. Son bilimsel araştırmamız da tamamlandı ve yayın aşamasına geldi. Yayınlanan makalenin sonuçlarını soran okurlarım oldu. Çok kısaca özetleyecek olursam; insan vücudunda oksidatif stres dediğimiz olumsuz durumu oluşturan çok sayıda etken var. Bu etkenler vücudun savunma sistemleri tarafından etkisiz hale getirilemezse, kanser, kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı (diyabet), kalp krizi ve felç başta olmak üzere çok sayıda hastalığın oluşumu tetikleniyor. Bahsettiğim bu hastalık tetiklenme mekanizması maalesef hastanelerdeki rutin tahlillerde ölçülemiyor. Ancak laboratuvarlarda yapılan deneysel araştırmalarda bahsini ettiğimiz hastalık oluşturan mekanizmaları ölçebiliyoruz. Bizim yaptığımız araştırmada, yetkili bir hekim tarafından gönüllülere uygulanan iki seans sülük
tedavisinin yukarıda bahsini ettiğim önemli hastalıkların oluşumunu tetikleyen oksidatif stresi azalttığı görüldü. Detaylı yolak ölçümüyle ortaya koyduğumuz bu sonuçlara göre, geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın hastalıkların tedavisine yardımcı olmanın yanı sıra, hastalıkları oluşmadan önlemede de yardımcı olabileceği anlaşıldı. Kupa terapisi yani hacamat ile ilgili yaptığımız yeni araştırma da yayınlanmak üzeredir. Bir an önce yayınlanması durumunda onun sonuçlarını da sizinle paylaşmak istiyorum. Bilim bize ön yargı yerine kanıta dayalı düşünmeyi öğütler. Kanıtlar bize geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın sandığımızdan daha faydalı olabileceğini gösteriyor. Yeter ki sertifikası olan yetkili bir tıp doktoru tarafından, ruhsatlı bir merkezde yapılsın.