Okurlarım arasında Oxford’u bilmeyen yoktur. Cambridge’i de. Bu isimleri duyan herkesin ilk aklına gelen şey, dünyanın kaliteli üniversiteleridir sanırım. Oysa ki bu isimler İngiltere’deki yerleşim merkezlerinin isimleridir. Bugün her iki üniversitenin isimleri, şehirlerinin isimlerinin çok önünde. Vizyon meselesi. Kabul edelim ki her iki kurumun da tarihi 1000 yıldan daha gerilere uzanıyor. Ama bir kurumu bin yıl ayakta tutup, dünyanın en büyük markalarından birisi yapmak ta nesiller ötesi bir vizyon gerektirir.
Kaliteli eğitim kurumları bulundukları kentlere değer katarlar, basamak atlatırlar, yeni vizyonlar kazandırırlar, kentin havasını değiştirirler. İş yerlerinin karakterini değiştirirler, kültürel alt yapıyı zenginleştirirler. Kriz anlarında ve tıkanmalarda bilimsel açıdan kentin önünü açarlar. Bir kentte üniversite açılması demek, öğrenci sayısı çarpı aylık harcayacağı para denkleminin çok ötesinde bir şeydir. Örnek mi istiyorsunuz? Çok uzaklara değil Eskişehir’e gidip bir bakın lütfen. Yılmaz Büyükerşen diye bir efsane adam çıktı, üniversitelerin itici gücünü kullanarak Eskişehir’in hikayesini yeni baştan yazdı. Kömür sobalarının isi altında, çamurlu sokaklarda, Porsuk çayının berbat kokusu altında yaşanılan bu Orta Anadolu kasabası görünümlü yer, bugün tam bir dünya şehridir. Eski bir binayı evirip çevirip Opera binası yapıyor. Milletin kulağı alışsın diye tramvay durağına ‘’Opera Durağı’’ adını veriyor. Bilet ücretini 1 TL yapıyor. Bugün yer bulunmuyor. Vali geliyor gösteriye. 2 dakika kadar gecikiyor. İçeriye girmeye kalkışmıyor. Fuayedeki kanepe oturup ekrandan izliyor ilk perdeyi eşiyle beraber. Opera geldi diye mi çağdaş oldu Eskişehir? Tabii ki hayır. Tepeden tırnağa tüm kentsel kriterleriyle gelişti. Tamamı ile üniversitelerin itici gücünü kullandı.
Biz Alanya olarak ne mi yaptık? Uluslararası öğrenci alan kalitesiyle ve özel seçilecek alanları ile, nicelik olarak değil nitelik olarak Alanya’nın marka değerine katkı sağlayacak bir üniversite kuruldu. Kurulması bile o kadar zor oldu ki, Dışişleri Bakanımız olmasaydı hiç izin verilmeyecekti bile denebilir. AHEP Alanya için bir vizyon projeydi. Aynı dönemlerde Ticaret Odamız devlet üniversitemizin omurgasının oluşmasına katkı sağlıyordu. O başka bir kulvardı. O da gerekliydi başarılı oldu da. Çünkü her kesimden insan destek verdi devlet üniversitesine. O ne demek, kentte bir üniversiteye destek vermemek akıl işi mi ?Akıl işi mi bilmem ama Alanya’da AHEP desteklenmedi, desteklenmiyor. Projeyi başlatan falanca, onun hanesine başarı yazılmasın diyenden tutun, burada tek üniversite devlet üniversitesi olsun tek rektör ben olayım, protokoldeki yerimi paylaşmayayım diyenine kadar kimleri tanıyorum. FETÖ’cu akademisyenler bile ne engeller çıkardılar. Bugün bile ‘’Ah bir kapansa da, biz zaten yanlış proje olduğunu biliyorduk ‘’ demeyi bekleyenler var. Didişme sanatında tarih yazdık.
Bir üniversite açılır,10 yıl desteklenerek ayakta tutulur.25 yıl markaya yatırım yapılır.50 yıl sonra ülkede,100 yıl sonra da dünyada adınız anılmaya başlar. Bakın ODTÜ’ye kurulalı 60 yıl olmuş. Son yıllarda adı dünya üniversiteleri arasında anılmaya başlandı. Daha ikinci yılında koşması bekleniyor AHEP’ten. Bu üniversiteye bugün sahip çıkan en önemli isim: Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu. Her geldiğinde talimatlar verip sorup soruşturuyor. O gidince dönüp yüzüne bile bakan yok. Tüm sitemlerimden birkaç gönüllü iş adamımızı ayrı tutmak isterim. Onlar mütevelli heyetindeki Alanya gönüllüleri. Hiç yılmadan memleket için desteklerini sürdürmeliler. Bir de Erol Hoca var; fedakar, cefakar Rektörümüz. Nasıl çırpındığını görüyorum. Allah yardımcısı olsun.
Bu şehrin vizyonunda üniversiteler en az Alanyaspor kadar, binlerce lira para harcadığımız organizasyonlar kadar, konserler kadar değerlidir. İşadamlarına sesleniyorum. İlk ve orta dereceli okulları devlet yaptırsın artık. Siz kentin geleceğine sahip çıkın. Sayın Kaymakam, Adem Başkanım artık önceliğiniz arasına alın şu üniversiteyi. Yarın pişman olmayalım. ALTSO Başkanımız Sayın Mehmet Şahin sizden de AHEP konusunda bir çıkış bekliyorum. Belki de liderlik yapmanız gerekiyor. Benden demesi. Hoşça kalın.