Yaşanan sorun ne? Sorusuna cevabını vermek illaki beni aşar. Ama soruyu sormak gibi bir amaca ulaşmış olurum.
İnsanıyla, düşüncesiyle, yatırımıyla, ekmek yiyeniyle iddiası olan, ses getiren bir kentte yaşıyoruz. Bir Cannes bir Paris değiliz.
Elimizdeki yeryüzü ve yer altı kaynaklarını, neden sadece tatil amaçlı görünen algıya yem ediyoruz?
Pazarlama aşamasında değerli görünen bu değerler, neden sonradan değersizleşiyor?
Değişim içinde değişim yaşıyoruz.
Tatilini yapıp evine dönen misafirlerin eşine dostuna anlatacağı ne güzellik kaldı? Eğlence mekânları, otel bünyesindeki eğlence yerlerini kast etmiyorum(!)
Ne kaldı anlatılacak? Bir kale, bir sahil... Başka?
Kentimizin misafire karşı hitap edilen dili değişti. Konuğun sadece cebini düşünen esnaflıktan çıkış ne zaman olur bilmiyorum.
Alanya’ya miras yoluyla kalan kültür korunmaya çalışılıyor mu? Yemek kültürü, eğlenme kültürü, insanların yürüyüşü, o her iki tarafı mutlu etsin diye uygulanan ticari düşünce… Kısacası, insana dair her ne varsa değişmeye mahkûm oldu.
Boş araziler birden buharlaşıp beton oldu. Bir dağınıklık, bir göze batma durumu yaşanıyor.
Otel balkonlarına asılan şortlar, havlular bir savaşın çekilmiş bayrakları gibi sallanıyor.
Alanya için ‘’Anlatılmaz yaşanır!’’ denirdi.
Alanya’yı şimdi herkes anlatıyor ve herkes yaşıyor.
Unutmadan tekrarlayayım, artık herkes denizi görebiliyor.
İyi haftalar Alanya.