İstanbul'da ki saldırının acılarını yaşarken ikinci acı haber Kayseri'den geldi. Acılarımızın ikiye katlandığı bu dönemde, futbol konuşmak tartışmak hiçkimseye haz vermiyor, tat vermiyor. Bu nedenle bu hafta futbolu yazmıyorum. Kelimeler boğazımızda düğümlenip kalırken, ne yazıkki tekrarını önlemek için bu durumu ölçüp, tartıp biçip üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeliyiz. 

Olaya geniş pencereden baktığımızda benim gördüklerim şöyle: "Asala terör örgütü Türkiye'nin diplomatlarını hedef alıyor ve suikastler gerçekleştiriyordu. Türkiye, Asala'yı ortadan kaldırdı. Ama bu kez ortaya PKK çıktı. Uzun yıllardır sadece silahlı değil yasal olmayan her alanda faaliyet gösteren bir örgüt olarak ortaya çıkan PKK, halen canımızı acıtmakta! Öte yandan IŞİD'te ortaya çıktı, hemde sadece Türkiye değil dünyanın pek çok ülkesinde. Peki bir örgütü kurmak bu kadar kolaymı? Birçok ülkede aynı anda nasıl ortaya çıkabiliyorsun? Ne kadar çok paran olursa olsun...  Hadi size Türkiye'nin bütçesini verdiler diyelim.  Kaç ülkede kaç kişi toplayabilirsin bir örgüt kurmak için? Ne yazıkki ne PKK nede IŞİD'i kendi amaçları doğrultusunda kuran ülkeler var. Terör örgütlerini organize eden, maddi yardım, kamplarda silahlı eğitim sağlayan, silah desteği veren ülkeler var bu örgütlerin arkasında. Bazı ülkelerin istihbaratı olmadan böyle örgütler kurulamaz. Buna göre IŞİD ve PKK birer "KUKLA"dır. Biz bugün bu kuklaya saldırıyoruz. Kuklanın elini kolunu burnunu kırsan hatta ortadan kaldırsan ne olacak. Bu kuklaların ipini tutan ülkeler, yeni kuklaları karşımıza çıkaracaktır. O yüzden bizim ilk hedefimiz bu "kuklaların ipini tutan elleri kesmek" olmalıdır. Buna göre politika, buna göre önlem, buna göre uluslararası strateji belirlemeliyiz diye düşünüyorum. 

Geniş pencereden bakalım demiştim, gezi olayları, peşinden Diyarbakır Sur'da, Cizre'de keskin nişancılar ki bu keskin nişancıların bazıları ise bu kuklaların ipini tutan ülkelerin ajanlarıdır. Devamında canlı bombalar ve bombalı araç saldırıları, diğer taraftan Sünni-Şii, Kürt-Türk, Laik-dinci ayrıştırma ve çatışma ortamı yaratma çabaları. Sürekli ateşe benzin dökmeye çalışıyorlar. Bombalı araç ve canlı bombalarla da bu çatışma ortamını yaratamazlar ise eğer, sonra ki hamle ne olur sizce?  Bence Türkiye'de önemli isimlere, özellikle de bir cemaati, bir zümre'yi temsil eden, arkasında bir topluluk bulunan liderlere "SUİKAST" dönemi başlayabilir. Bu şekilde o zümreyi sokaklara dökmek isteyeceklerdir. Onların sonraki hamlelerini düşünün lütfen.

Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve yaralı kardeşlerimize acil şifalar dilerim.