İnsanlar günümüzde birçok şeye kolayca ulaşabiliyor, bu da birçok şeyi mümkün kılıyor. Çaba harcamak, emek sarf etmek pek söz konusu değil. Dolayısıyla bir nesneye/kişiye verilen değer de aynı oranda azalıyor. Gidenin yerine bir şey koymak kolay, yerini doldurmak yeterli.
İnsanlar birbirleriyle çok fazla bağ kurma ihtiyacı duymuyorlar artık. Peki ya bunun nedeni gerçekten alternatiflerin çoğalması mı yoksa bağlanmaktan daha çok korkmak mı?
Sanki birini sahiplenmek, birine ait olmak meşakkatli geliyor insanlara. Pakete göre seçimler hat safhada. Kimse özü merak etmiyor. Gerçi kişi kendi özünü de bilmiyor ya…
İnsanlar yüzeysel, ilişkiler yüzeysel. Olmuyorsa kimse daha fazla denemiyor, kolayca pes ediyor; diğer alternatiflere geçiyor. Doğru insanı arıyorum diye dört yana koşuyor. Sanki bir eşya gibi; diğerini yani aradığı doğru insanı sahip olduğu özelliklere göre seçmeye çalışıyor.
Hiç düşünmüyor; belki de doğru insanı doğru insan yapan onunla ilişkiye harcanan emektir. Kimse kendini yormak istemiyor.
Ayağına uyan ayakkabıyı seçer gibi arıyor hayalindekini. Oysa bilen bilir; ayakkabının iyisi giydikçe ayağının şeklini alandır. Ayakla ayakkabının birbiriyle uyumlu hale gelmesidir. İlişkiler söz konusu olduğunda da sağlıklı olan birbirini keşfederek birbirine uyumlu hale gelebilmektir. Tabi öncelikli kişinin kendini tanıması gerek, bunda artık hemfikiriz.
Ötekini tanımak, kendini tanımaktan; doğruyu bulmak, doğru olmaktan geçiyor.
Umudunuzu yitirmeyin; kendinizi tanıyın, ne istediğinizi bilin ve bundan emin olun. Söz konusu masallarda anlatılan ideal ilişkiyi yaşamaksa, hayalinizdeki masalı siz yazın. Hiçbir şey buna engel değil, kendiniz dışında ;)