Turizm sektörü düştüğü yerden kalkmak istiyor.
Kalkamazsa vay halimize.
Kalkacak diye Gazipaşa'ya inen her uçağı kız istemeye gider gibi çiçeklerle, kolanya lokumla karşılıyoruz.
Aslında bu karşılamalar bana göre hoş değil ama krizin neden olduğu moral bozukluğu ile yapıldığını düşünerek üstünde durmuyorum.
Turizmin doğup büyüdüğü ve marka şehir olduğuna inandığımız Alanya'nın inen her uçağın önüne atlaması doğrusu bana çok parlak bir gelecek vaadetmiyor.
Neden mi?
İşin doğrusu bu sorunun cevabını vermek benim gibi turizmden anlamayan insanlara düşmez.  
Ömrümde turiste ne iki parça mal sattım, ne acentem var turist getirdim, ne otelim var müşteri ağırladım.
Turizmci gözüyle değil, kendi gazeteci veya insan ya da Alanya'da yaşayan bir vatandaş gözüyle baktığımda krizin adı siyasi kriz.
Avrupada, ortadoğuda, dünyada siyasi bir kriz var.
Bütün krizlerin başının siyasi kriz olduğunu düşünürsek bundan turizm, inşaat, emlak, tarım sektörleri sırayla nasibini almış durumdalar.
İşte görüyoruz.
Kriz bir tek turizmde yok.
İnşaat, emlak bitmiş, tarım sizlere ömür.
Bu krizi bir tek Rusya'dan gelen uçaklar dolusu turistler söndüremez.
Kandırmayalım bir birimizi.
Bir kere bu ülkenin turizmci bir Turizm Bakanı yok.
Turizm Bakanlığı'nın hükümetlerde dolgu malzemesi olduğu bir ülkede hangi turizmden bahsedebiliriz.
Olursa böyle başa böyle tarak olur işte.
Turizmciler hükümetlerden teşvik yardım yastık isteyeceğine önce turizmci bir Turizm Bakanı istemeli.
Bakansız (başsız) yerel hamlelerle koca sektör yerinden kalkmaz.
Bakınız işte.
Yeni bir sezon başladı daha ortalıklarda bakan göremiyoruz.
Ülkenin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'da olmasa turizmi, tarımı ağzına alan yok.