Ne çok hikaye var, yazılmış, yaşanmış ve bir gün yaşanacak olan...Mühürlü kelamlar anlatsa?

Yine deftere mürekkep dökme saati. Bir kemança sedası eşliğinde, gecenin eşiğinde. Kalemden korkan kelimeler, karanlıktan ürken bir kalem var. Yine de zorlar sınırları, eser efkârla, gider gelir tekrarlar.

Bayram kapıda, seyran nerede? Umutla çırpınan yaz kimden yana? Mazlum sahipsiz kalmışken, gerçekleri görmezden gelenler kim ola?

Her bayram türlü dileklerde bulunuruz, insanlık adına. Sağır olacak ki sesimizi duyuramadık bir türlü. Elbet farkındayız, hayatın gerçek yüzünün ne renk olduğunu biliyoruz. Gururla İslam'dan bahsederken sayca çok, özce az olduğumuzu da görüyor muyuz? Kendi sorularımın içinde yanıtları biliyor olmak biraz üzücü.

İslam Dünyası altın sarayda yaşayıp, ders verenler çağını yaşıyor. Tabii buna "Altın Çağ" da diye biliriz, satır altı anlamı ve koyu renk parantezi ile.

İki bayramı bayrama benzememe haliyle geçirecek olmamız büyük bir ders olmalı. Söylenen sözler, aktarılan düşünceler tartıda ağır gelir mi?

Dilekleremize renkli çaput bağlarken, bizden destek bekleyenleri unutmayalım. Türkistan, kandaşlarının, kardeşlerinin yardımına muhtaç. İyilik ailenin içinden yola çıkmalı elbette.

Bu bayram sevdiklerimizden uzaktayız yine, mesafeleri kısaltmak için yine sabır ve duaya sarılacağız. Şehrimiz, memleketimiz ve tüm sevdiklerimize şimdiden hayırlı bayramlar dilerim. Umarım bir sonraki bayramı gönlümüzce yaşarız...