Koronavirüsün ülkemize ve bölgemize sirayet ettiği andan itibaren gerek merkezi hükümet, gerek yerel yönetimler, medya, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri aracılığı ile sosyal mesafe ve alınacak 14 maddelik tedbirler sık sık hatırlatıldı.
Hastalığın yayılma hızına karşı aylardır Türk ve dünya basını sürekli dikkat çekici yayınlar yaptı. Yapılan bunca uyarıya; Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın her akşam o ağlamaklı üzgün yüz ifadesi ile güncel sayıları duyurmasına rağmen, acil işi olmadığı halde sokağı terk etmemekte ısrar edenler keşke bu davranışta ısrar etmeseydi. Israr etmemek diyorum, çünkü o ısrarlar olmasa her birey kendi olağanüstü halini uygulasa belki bugün vaka/ vefat sayısı daha az olacaktı. Bu durumda keyfe keder gezenlerden kim bilir kaç kişi vebal altına girdi. Bir başkasına virüs bulaştıran, bulaşmasına neden olan İslam’da çok büyük öneme sahip olan Kul hakkını ihlal etmiş sayılır. Helalleşmeden affolunmayacak günah olan kul hakkı, sadece bir başkasını malını kişinin rızası dışında ele geçirmekten ibaret değildir. Birine hastalık bulaştırmak, çeşitli şekilde rahatsızlık vermek (gürültü, sigara dumanı vs)
Kul hakkı, biz Müslümanlar için kişinin Cennet ya da Cehennem’e gidişinde önemli ölçüde belirleyici bir rol oynamaktadır. Allah’ın huzuruna kul hakkı ile çıkmanın, çok ağır bir vebâli vardır. Çünkü böyle bir günahın Allah tarafından bağışlanması, hak sahibinin affetmesi şartına bağlanmıştır. Hak sahibi, hakkını almadıkça veya bu hakkından vazgeçmedikçe, Allah kul hakkı yiyenin bu günahını affetmemektedir. Çünkü ilâhî adalet, bunu gerektirir. Veda hutbesinde Resûlullah (s.a.s.), “Ey insanlar, sizin canlarınız, mallarınız, ırz ve namuslarınız, Rabbinize kavuşuncaya kadar birbirinize haramdır (dokunulmazdır).” (Buhârî, Hacc, 132) buyurmuştur.
Peygamber Sav Efendimiz; "Bir yerde veba hastalığı çıktığını duyarsanız oraya girmeyin, bulunduğunuz yerde veba hastalığı çıkarsa o bölgeden de ayrılmayınız” buyruğu gerek İslam dünyası için bir yol gösterici gerekse günümüzde Kovid-19 ile mücadelede çaresiz kalan dünyada bazen aşikar bazen içten içe İslam karşıtı olan ülkelerin liderleri bile bu hadis-i şerif ile ülkelerindeki Müslümanları evlerinde tutmaya davet ediyor.
Gerek insani yönden ele alındığında, gerekse İslami yönden ele alındığında durum apaçık ortadadır. O halde #EvdeKal, #HayatVar #HayatEveSığar #EvdeKalAlanyam çağrılarına uyalım ki en azından bu hadise nedeniyle oluşacak kul hakkı ile ilahi huzura varmamış olalım.
Eğer #EvdeKalTürkiye çağrısı boş bir istek olmuş olsaydı, 1400 yıldır eda edilen Cuma namazlarını, topluca kılınan vakit namazları ile oluşturulan hatim halkalarının tehir edilmesine hangi mümin rıza gösterirdi ey Cemaat-i Müslimin.