Yaşam

Alanya'nın 55 yıllık efsanesiydiler... Kapanıyorlar

Alanya’nın 55 yıllık efsanesi Tok Mağazası, kapılarını kapatma kararı aldı. Tok Mağazası Sahiplerinden Mehmet Tok bu kararın ardından Alanya Postası Gazetesi’ne terzilikten modern vitrin kültürüne uzanan ilham verici hikayesini anlattı.

Abone Ol

Alanya’nın ticaret tarihine adını altın harflerle yazdıran Tok Mağazası, 55 yıllık hizmetin ardından kapanma kararı aldı. 29 Ekim 1970’te Mehmet ve Ali Tok kardeşler tarafından Atatürk Caddesi’nde açılan Tok Mağazası, hem kaliteli ürünleri hem de yenilikçi vitrin tasarımlarıyla Alanya’nın simgesi haline geldi. Alanya Postası Gazetesi’ne konuşan Mehmet Tok, hem mağazanın tarihini hem de terzilik mesleğine olan tutkusunu anlattı.

“TERZİLİK ÇOCUKLUK YILLARIMDA BAŞLADI”

Mehmet Tok, terzilik serüvenine ilkokul yıllarında yaz aylarında çalışarak pantolon dikmeyi öğrenerek başladı. İlkokulu bitirdikten sonra babasının kendisine “Okula mı devam edeceksin, yoksa bir sanat mı öğrenmek istiyorsun?” diye sorması üzerine terziliği seçtiğini belirtti.

Alanya’nın köklü esnaflarından Mehmet Tok, Alanya Postası Gazetesi’ne verdiği röportajda hem terzilik mesleğine başlama hikayesini hem de Alanya’nın ilk vitrin kültürünü nasıl oluşturduğunu anlattı.

Tok şunları söyledi, “İlkokul yıllarımda yaz aylarında çalışarak pantolon dikmeyi öğrendim. İlkokulu bitirdiğimde babam bana, ‘Okula mı devam edeceksin, yoksa bir sanat mı öğrenmek istiyorsun? Eğer sanatsa, hangi mesleği seçeceksin?’ diye sordu. Ben de terzilik yapmak istediğimi söyledim. Terziliğe böyle başladım. Dayım terzi dükkanını bırakmıştı, bu yüzden başka bir terzinin yanında işe girdim.”

“TÜM KIYAFETLERİ TÜM KUMAŞLARI YAKINDAN TANIMA FIRSATI BULDUM”

Bir süre Alanya’da çalıştıktan sonra İstanbul’a gitme kararı aldığını belirten Tok, bu süreçte yaşadıklarını, “Bir arkadaşım üzerinden İrfan Seki marka çok şık bir kıyafet vardı. Kim olduğunu sordum. Arkadaşım, ‘Toygar abimdir’ dedi.

Ben de ‘Müsaitse ben de geleyim’ diye haber gönderdim. Kabul edildim ve İstanbul’a gittim. İstanbul’da, Beyoğlu’nda çalışmaya başladım. Beyoğlu’nda çalışmak büyük bir avantajdı çünkü vitrinde sergilenen tüm kıyafetleri, kumaşları yakından tanıma fırsatı buluyordum. O dönemde diktiğimiz elbiseler hep İngiliz kumaşından yapılıyordu” ifadeleriyle anlattı.

“EĞİTİMİM 6 YIL SÜRDÜ”

İstanbul’daki deneyimlerinin ardından mesleki bilgi ve becerilerini geliştirmek amacıyla Terzi Tekamül Enstitüsü’ne kaydolduğunu belirten Tok, “Tekamül Enstitüsü’nde eğitim aldığım dönemde vücut anatomisi dersleri gördük. Bugünkü beden standartlarına denk gelen bu derslerde, o zamanlar bilgisayar olmadığı için geometrik yöntemlerle ölçüm ve kalıp çıkarma tekniklerini öğrendik. Eğitim 6 yıl sürdü” dedi.

ALANYA’YA DÖNÜŞ VE İLK VİTRİN ÇALIŞMALARI

Mezuniyetin ardından askerliğini tamamlayan Mehmet Tok, 1970 yılında Alanya’da kendi dükkanını açmaya karar verdi. Babasının kendisine verdiği öğütleri hiç unutmadığını belirten Tok, babasının şu sözlerini hatırlıyor; “Yaptığın iş bir amme hizmetidir. Azim, sabır ve kanaat gerektirir. Kazandığın paranın bir kısmı tüccarın, bir kısmı evin gideri, bir kısmı telefon veya elektrik masraflarına gider. Bu parayı tamamen kendi paran gibi düşünme ve nereye harcandığını iyi hesapla.”

“ANNELER GÜNÜ TASARIMI DİKKAT ÇEKTİ”

Dükkanını açtıktan sonra Alanya’da modern vitrin kültürünün eksikliğini fark eden Tok, bu alandaki ilk çalışmaları başlattı. Özellikle özel günlerde yaptığı vitrin tasarımlarıyla dikkat çeken Tok, Anneler Günü için yaptığı bir tasarımı şu sözlerle anlattı: “Bir Anneler Günü için iki muz sandığını kullanarak büyük bir vitrin tasarladım. Sandıkların üzerine yatak koydum, mankenlerden birini anne, diğerini çocuk, bir diğerini ise hemşire olarak giydirdim.

Devlet Hastanesi’nin hemşiresinden eski bir kıyafet aldım ve mankeni onunla donattım. Doğumevinden aldığım bebek ağlama seslerini dışarıya hoparlörle yayınladım. Bu tasarım çok ilgi çekti; ilkokul öğrencileri annelerini getirerek vitrini izledi.”

“VİTRİN SANATI ESKİDİ AMA HATIRALAR HEP TAZE”

Mehmet Tok, Alanya’da başlattığı vitrin tasarımı kültürünün alışveriş merkezlerinin yaygınlaşmasıyla eski cazibesini yitirdiğini, ancak hala kendi vitrinlerini tasarlamaya devam ettiğini belirterek, “Bu dönemde vitrin tasarımı bir sanat gibiydi. Ancak alışveriş merkezlerinin açılmasıyla birlikte vitrin sanatının eski büyüsü kayboldu. Yine de kendi vitrinlerimizi tasarlamaya devam ediyor ve bu mesleği en iyi şekilde yaşatmaya çalışıyoruz” dedi.

“TERZİLİK BENİM İÇİN BİR HAYAT OKULUYDU”

Mehmet Tok, terzilik mesleğini yalnızca bir iş olarak görmediğini, aynı zamanda hayatına yön veren bir sanat olarak değerlendirdiğini ifade ederek, “Sonuç olarak, terzilik benim için sadece bir meslek değil, bir sanat ve hayatıma yön veren bir yolculuk oldu. Bu yolculukta öğrendiğim her şey, azim ve sabırla çalışmanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi” sözleriyle tamamladı.   -Alkın BİRİCİK