Yazıya kafadan, “güzele bakmak sevaptır” diyerek dalsam, başlığa rağmen “aşklı-meşkli” bir mevzu anlatacağım zannedersiniz belki, bilemiyorum…
Bu ihtimali göz önünde bulundurarak, peşin peşin söylüyorum işte, mevzumuzun “aşkla-meşkle” alakası yok…
“Güzele bakmak sevaptır” şeklinde bilinen bu sözün “yanlış bilindiğini” vurgulamak için böyle daldım yazıya…
Bu sözün doğrusu, “Güzel bakmak sevaptır” ve anlam bakımından da çok farklıdır…
Barda, cafede ya da ne bileyim, otobüste, dolmuşta “güzel bir bayan” görünce gözlerini dikip “sevap kazandığını” zanneden erkek milletini, laf hazır buraya gelmişken uyarmakta fayda var…
“Mal mal ne bakıyorsun manyak” diye üzerinize yürüyen bir bayana “sevap kazanıyordum bacım” diye karşılık vermeyin, yemezler…
Tıpkı bu söz gibi, “yanlış bilinen” çok sayıda lafımız-sözümüz var…
Misal, “ava giden avlanır” dediğimizde “ava giden kişinin av olabileceğini” anlarız ama kazın ayağı öyle değildir…
Bu söz, “tembellik yapmayı” alışkanlık haline getirmiş olanlar için söylenmiştir…
Asıl anlamı da “sadece ava giden avlanır, ava gitmeyen avlanamaz ve aç kalır” şeklindedir…
Gelelim bir başka “yanlış bilinen” söze…
Kadın milletini “küçümsemek” isteyen erkek milleti, başı dara düştüğü zaman “elinin hamuruyla erkek işine karışma” der…
Bu sözün hikayesi de şöyledir…
Bir köy evinin avlusunda çamurdan kerpiç kesen herif, avludaki ocağın başında gözleme pişirmekte olan hanımına sık sık “gözlemelerin iyi pişmediğini” söyleyip, laf sokarmış…
Ama kadın milleti bu, laf sokma konusunda altta kalır mı hiç…
Karısı da “asıl senin yaptığın kerpiçler düzgün olmuyor” diye herife laf sokarmış…
Bir-iki denemeden sonra karısıyla baş edemeyeceğini anlayan herif, “tamam tamam, ben elimin çamuru ile senin işine karışmayacağım, sende elinin hamuru ile benim işime karışma” demek zorunda kalmış…
İşte bu diyaloğu “nalıncı keseri” gibi kendine yontan erkek milleti, olayın sadece “elinin hamuruyla” kısmını alıp, işine geldiği gibi kullanmış…
Bu nedenle hiç kimse “elinin hamuruyla erkek işine karışıyor” diye kadın milletini hafife almasın…
Her ne kadar “eli hamurlu” da olsa, kadın milletinin başaramayacağı iş, elde edemeyeceği “zafer” yoktur bana göre…
Yeter ki kafasına koysun, yeter ki gerçekten istesin…
Tıpkı Alanya siyasetinde “tarih yazarak” Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanlığı görevine seçilen Şengül Yeşildal gibi…
Bu partiye emeğini, yüreğini, parasını-pulunu, gecesini-gündüzünü verdiği halde, son derece “yanlış” bir kararla ve “haksız” şekilde görevden alınan Şevki Türktaş’ın yönetiminde de “İlçe Sekreteri” olarak görev yapan Şengül Yeşildal’ın başkan seçilmesi öyle küçümsenecek “az-buz” bir başarı değil…
Şengül Başkan her şeyden önce, “kendisinin de içinde yer aldığı” yönetimi görevden alanlara öyle güzel bir ders verdi ki, “alkışlamamak” mümkün değil…
Bu bir…
Siyaset dünyasına hakim olan erkek milletinin, “benim babam senin babanı döver” şeklindeki anlamsız atışmaları nedeniyle ortaya çıkan “kısır çekişmelerden” bıkmış-usanmış bir gazeteci olarak, “siyasete kadın eli değmeli” fikrini hep savundum ve savunmaya da devam edeceğim…
İşte bu anlamda, memleket genelindeki gibi Alanya’da da “erkek egemen” olan siyaset dünyasında Şengül Başkan’ın kazandığı bu “önemli zafer” tam da “örnek” olacak cinsten…
Bu iki…
Başkanı olduğu yönetimin ilk toplantısında yapılan görev dağılımının “dayatma usulü” ile değil, “oylama usulü” ile yapılması da son derece “şık ve adil” oldu…
Bizim gazetenin sayfalarına “Şengül Hanım adaleti” başlığıyla yansıyan bu tavır da gösterdi ki, CHP Alanya “emin ellere” teslim edilmiş…
Birkaç gün sonra ilk adımı atacağımız 2015 yılının ortalarında yapılacak olan genel seçimlerde, CHP Alanya’nın geleceği, Şengül Başkan ve ekibi sayesinde oldukça “parlak” gibi görünüyor…
Bu üç…
İşte bu “üç önemli kriterden” dolayı, Cumhuriyet Halk Partisi Alanya İlçe Başkanı Şengül Yeşildal’ı “2014 yılının EN başarılı kadını” ilan ediyorum…
Sadece “kadını” değil, aynı zamanda “2014 yılının EN başarılı siyasetçisi” ilan ediyorum…
Durun, daha bitmedi…
Alanya gibi bir yerde, hele hele CHP gibi bir partinin başında olmak, idare etmek hiç kolay değil…
Bundan sonra Şengül Başkan’ın işi “başından aşkın” olacak…
Ev işleri de eşi Ertuğrul Yeşildal’a kalacak ki, sevgili avukat bunu peşin peşin kabul etti zaten…
Dolayısıyla, Şengül Başkan’ı “204 yılının kocasına EN iyi çamaşır, bulaşık yıkatan kadını” olarak ilan etmeyi de düşünüyorum…
Ama bunun için, eşi sevgili dostum Avukat Ertuğrul Yeşildal’ın “göstereceği performansa” bakmam lazım…
Eğer “çamaşır, bulaşık, ütü, yemek pişirme” gibi konularda sevgili avukatın gösterdiği performans “benden iyiyse” Şengül Başkan’a o unvan da anasının ak sütü gibi helal olsun…