Bakın şimdi…
Alanya, Antalya’nın “kıytırıktan, küçük, önemsiz” bir ilçesi ya da ne bileyim, “kendi halinde küçük bir kıyı kasabası” olsa, “tamam eyvallah” der herkes ve kimse bu kadar “gürültü, patırtı” koparmaz…
Siyasi partilerin milletvekili aday listelerinde “kendisini temsil edecek” isimlerin olmamasına bu kadar tepki gösterip, bu kadar “içerlemez”…
“Manavgat kadar olamadık” diye bu kadar feryat, figan etmez…
Ama Alanya, yıllardan beri “il olma hayaliyle yanıp, tutuşan” her turizm sezonunda milyonlarca misafire ev sahipliği yapan, gerek nüfus, gerek coğrafya, gerek ekonomi, eğitim gibi aklınıza ne gelirse pek çok alanda, 40’ın üzerinde “ili sollamış”, kocaman bir kent…
İşte böylesine “devasa” bir kentin TBMM’de “temsil edilemeyecek” olması hem “çok ayıp”, hem de büyük “haksızlık”…
Bana kimse, AKP İlçe Başkanı Mustafa Berberoğlu’nun dün sıcağı sıcağına yaptığı  açıklama gibi “beşinci sıra adayı olan Sena Nur Çelik Alanyalı ya da annesi Alanyalı” falan demesin, yemezler…
Tamam, bu Avukat hanım Alanya doğumlu olabilir ya da ne bileyim annesi Alanyalı olabilir…
Ama kimse bu Avukat hanımın “Alanya’yı temsilen, Alanya kontenjanından listeye girdiğini” anlatamaz bana…
Babası Kanal 7 televizyon kanalının yöneticilerinden olan bu Avukat hanım İstanbul’da yaşıyor, İstanbul’da Avukatlık yapıyor…
Ailesinden aldığı güçten dolayı kendisine bir yer bulunacaktı…
Tuttular “Annesi Alanyalı” diye, Antalya’ya yapıştırdılar…
Böylece Bülent Arınç’tan sonra “annesi Alanyalı” diye kendimizi avutacağımız “nur topu gibi” bir vekilimiz daha oldu, hayırlı olsun, ne diyeyim başka…
Hüsnü Akçalıoğlu için “gönül rahatlığı” içerisinde söylediğimiz “Alanya’nın öz evladı” diyemeyeceğiz kendisine…
Anasının ya da kendisinin nüfus cüzdanlarının “doğum yeri hanesinde “Alanya” yazıyor şeklindeki “züğürt tesellisi” ile idare edeceğiz artık, yapacak bir şey yok…
Karamanlı Lütfi Elvan’ın, AKP Antalya listesinin “en tepesinde” yer alması da ayrı bir saçmalık…
Mustafa Berberoğlu, bu tercih için de “Alanya adına bir şans” demiş…
Adım gibi eminim ki, bunu söylerken içinden kendi kendine “yok artık” falan demiştir, demediyse de ben diyorum işte, “yok artık daha neler”…
Hiç kimse kusura bakmasın ama Alanya bundan sonra “Ankara’da sahipsiz kalmıştır”…
Bu zamana kadar Mevlüt Çavuşoğlu “iyi kötü” işi idare ediyordu ama bundan sonra “Çavuşoğlu devri de kapandı” artık…
“Yan ağla Alanya, dön ağla Alanya”...
Gelelim olayın MHP boyutuna…
MHP’nin “çiçeği burnundaki” İlçe Başkanı Hilmi Er, “Alanya adayımız mutlaka ilk üçün içinde yer alacak” diye kendinden o kadar “emin” konuşmuştu ki, “vardır bir bildiği” diyerek inanmamak, güvenmemek mümkün değildi…
Ama o bomba da patladı maalesef…
MHP’nin Alanya’da belediye seçimini kazanmasının bence “baş mimarı” olan Cafer Hoca ancak beşinci sırada kendine yer bulabildi…
Yine de “haksızlık” etmeyelim…
Seçime “iddialı” girecek üç parti arasında “Alanya’yı en çok düşünen” parti yine MHP oldu…
Cafer Hoca’nın beşinci sıradan seçilmesi evet “çok zor” ama “imkansız” değil…
Siyaset bu zamana kadar olduğundan çok daha fazla “kaygan” bir zeminde çünkü…
Alanya olarak, Cafer Hoca’ya “başarılar” dileyip, “şansını zorlamak” adına “sonuna kadar destek olmaktan” başka yapacak bir şeyimiz yok…
Diğer partiler ortaya başka “alternatif” koyamadılar…
Alanya’yı “yok hükmünde” saydılar, görmezden, tanımazdan, bilmezden geldiler…
Bunun bedelini de bir şekilde “ödetmeli” Alanya…
Ve “il olmanın” ne kadar “kıymetli” olduğunu bir kez daha anlayarak, geçmişte bu şansı ellerinin tersiyle itenlere “yazıklar olsun” demeli…
Velhasıl, tekrar edip son noktayı koyalım…
Alanya’nın “annesi Alanyalı” olan nur topu gibi bir vekili daha oldu…
Yan ağla Alanya, dön ağla Alanya…