Merhaba Alanya…
Son zamanlar da herkes çıkarına göre eleştiri yapıyor, çıkarına göre ülke meselelerini yorumluyor.
Almanya ve Hollanda ya herkes kızgın…
Kimisi ülkemize karşı terbiyesizliği aşağılık tutumu için kızgın,
Kimisi EVET oylarını arttırdığı için kızgın…
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı ile memleket meseleleri hassasiyetinin aynı terazide tartılması yuh dedirten cinsten.
Birileride ki Ulusal ONUR’umuzun Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN karşıtlığına yenildiğini utanarak izliyoruz.
Zaten insan her zaman kendi yaptıklarından değil de başkasının yaptıklarından utanır.
Düşüncenin öfkeye yenilmesi şayet kontrol edilemezse bir süre sonra dönüşü mümkün olmayan düşmanlığa dönüşüyor.
Avrupa’ya kızan ama “’Evet’ oylarını artırdınız” diyerek kızan anlayış. Bu anlayışın bana göre sokakta karşılığı yok.
Sokak gerginlik istemiyor.
Sokak ‘nefret’ dilini reddediyor.
Dün bir kesim, PKK’nın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı yenmesi için nasıl beklentiye girmişse, bugün de aynı bütünün farklı bir kesimi ‘Avrupa Erdoğan’ı bir devirse!..’ diye el ovuşturuyor.
Her iki kesim de Almanya ve Hollanda’ya kızıyor.
Ama kızma nedenleri farklı. “’EVET, oylarını arttırdınız” diye kızıyorlar.
Bu yaklaşım, tarifini en başta yaptığımız öfkenin düşünceye yenildiği ve nefret boyutuna ulaştığı noktadır.
Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu
Feyzioğlu farklı bir profil.
Halkın farkında…
Hayır Platformu neferlerinden biri
Feyizoğlu şimdilerde yüzünü Saadet Partisi’ne çevirdi.
Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın birden bire millici olduğunu keşfetti!..
Evet, Hoca milliciydi. Hem de iliklerine kadar .
Feyzioğlu keşke 28 Şubat’ta Ergenekonculara ‘Durun ne yapıyorsunuz? Millici bir harekete darbe yapamazsınız!...’ diyebilseydi.
Sözün değeri o zaman önemliydi.
Şimdi Erbakan gibi bir liderin arkasından ve millicilik vasfından ‘Hayır’ çıkarmaya çalışmak samimiyetle örtüşmüyor.
Millicilik çizgisinden bahsederken AK Parti’nin bugünkü çizgisinin de, MHP’nin de millici çizgide olduğunu düşünüyorum. ABD’nin Avrupa’nın ve daha bilmem hangi kıtanın tavır aldığı ve devirmek için darbe üstüne darbe yaptırdığı bir hareket bu milletin kalbinde ve beyninde karşılık buluyorsa katıksız milli bir harekettir.
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
HOLLANDA’nın müdahil olduğu Srebrenitsa soykırımı hakkında bilgiler :
Srebrenitsa Katliamı, II. Dünya Savaşı’nda yaşanan kayıplardan sonra Avrupa’da meydana gelen en büyük soykırımın adıdır. Soykırımda katledilenlerin sayısı ise resmi rakamlara göre 8372’dir.
Avrupa’nın İkinci Dünya Savaşından sonra yaşadığı en büyük trajedi olan Srebrenitsa Soykırımı, ülkenin doğusunda yer alan, bir zamanlar doğal güzellikleri ve şifalı kaplıcalarıyla ünlü kentin sosyal yapısını altüst etmiştir. Boşnak aileleri erkeksiz, çocukları babasız, anneleri evlatsız bırakan bu soykırımın acısı, aradan geçen 18 yıla rağmen hiç dinmemiştir. Bir zamanlar evlatları ve kocalarıyla yaşadıkları mutlu hayatları ansızın yok edilen ve hayatta yapayalnız kalan Srebrenitsalı annelerin her birinin hayati ayrı bir hikâye, her birinin yaşadığı olaylar insanın kanını dondurmaktadır.
Yaşadıkları topraklara geri dönerek sönen ocaklarına tekrar hayat veren bu anneler sayesinde Srebrenitsa kurbanları toplu bir şekilde Potoçari mezarlığına gömülerek, burası adeta uçsuz bucaksız “Beyaz Zambaklar Ülkesi” haline getirilmiş ve soykırım burada tescillenmiştir.
Bosna Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Boşnak üyesi Bakir İzzetbegoviç, yapılan bir törendeki konuşmasında, Srebrenitsa’nın her zaman dünya tarihinin kara bir lekesi olacağını söylemiştir.
Selam ve Dua ile …