Mehmet Akif her şeyden önce bir inanç adamı idi. Yani faaliyetlerinin hareket noktası inancı, İslamiyet idi. Hiç şüphesiz bir İslam şairi idi. Bunun sonucu olarak da Türk milletinin dertleri ile ilgilenmiş; şiirlerinde, yazılarında, vaazlarında sosyal konuları, sosyal problemleri ve çarelerini dile getirmiştir. En acı noktalarına kadar işlemiştir:
Şahamet dini, gayret dini, ancak müslümanlıktır;
Hakiki Müslümanlık en büyük kahramanlıktır.
Mısraları ile Milletimizde var olan kahramanlığı sahip olduğumuz İslam inancına bağlamaktadır. Bunun yanında İslam dünyası için beslediği; taassuptan, tembellikten ve her türlü art niyetten uzak temiz duygularını şöyle ifade eder:
Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı
Mehmet Akif, başarıya giden yolun Allah’a hakiki tevekkülden ve ona olan sonsuz imandan geçtiğini inançla ifade eder:
Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete ram ol,
Yol varsa budur; bilmiyorum başka çıkar yol.
Mehmet Akif, tembellik ve taassubun şiddetle karşısındadır. Ataletin ve cahilliğin en büyük düşmanıdır. Müslüman için çalışmak ve didinmekten başka çıkar yol yoktur. Hele hele zamanın ilmini ve fennini mutlaka almak ve gelişmeleri takip etmek gerekir. Memleketin en küçük ihmale dahi tahammülü yoktur. Zira o biliyor ki geri kalmışlığın sebebi ve vatanı düşman ayakları altında çiğnenmeye maruz bırakan, atalet ve ilmî gelişmeleri takip etmemektir. Memleketin kalkınması, sosyal yapının sağlamlaşması, muasır medeniyetin gerisinde kalmamak için o, gençlere ve milletine şöyle nasihat eder:
O çocuklarla beraber, gece gündüz didinin,
Giden üç yüz senelik ilmi tez elden edinin.
Zulmü ve zalimi, ahlaksızlığı, haksızlığı ve ikiyüzlülüğü asla sevmez:
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla övemem,
Gelenin keyfi için geçmişe asla sövemem.
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki fakat, çekmeye gelmez boynum.
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için çifte yerim, kamçı yerim.
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım,
Çiğnerim, çiğnenirim hakkı tutar, kaldırırım.
Ey dipdiri meyyit, iki el bir baş içindir,
Davransana bak el de senin, baş da senindir.
Bir baksana, gökler uyanık, yer uyanıktır,
Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır.
Tembellere, uyuşuklara; çalışmayıp kahvehane köşelerinde vakit öldürenlere, sonra da her şeyi Allah’tan bekleyen insanlara; üstelik bu davranışlarını tevekkül olarak adlandıranlara çok kızar. Dinsizliklerinden dolayı İslâmiyet’e saldıranlara karşı ağır sözler söyleyen Akif, dindarlık ile yobazlığı karıştıranları da affetmez:
Çalış, dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun,
Onun hesabına birçok hurafe uydurdun.
Sonunda bir de tevekkül sokuşturup araya
Zavallı dini çevirdin maskaraya…
İnmemiştir hele Kur’an bunu bir kere bilin,
Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için.
Şiirlerinin değerlendirilmesi yapıldığı zaman görülür ki, bu tenkitler, hiçbir zaman kendi şahsi çıkarları için değildir. Toplum olarak yüksek karakterli vatandaşlar yetiştirmek için yapılmıştır.

(Devam edecek)