Bundan 7 yıl önce ilk yazımı yazmıştım aslında ilk köşe yazımı. Semih Hocam gazetesindeki köşesini ilk kez bir öğrencisine devretmişti. Heyecanla bir anımı anlatıyordum, “yazsana” dedi. Böylece ilk kez bir köşede “ Marka ve Duygu” konulu bir yazı yazmıştım, bugün de buradayım işte.
“Marka ve… “ diye her hafta bir marka anlatırdı Semih Yalman köşesinde. Ben de onun asistani ve öğrencisi olarak “Marka ve Semih Yalman” markasını anlatmayı deneyeceğim. Böyle bir şey mümkünse tabii.
Koç Üniversitesi’nde Semih Yalman’ın Marka Değeri Yaratma ve Maksimize Etme dersine girdiğimizde markaya ait sıfatları sıralar, ama en önemlisi merkezinde ne var onu bulmaya çalışırdık. Ben Semih Hoca’ya merkezini sorsam “hiç kimse olma yolunda bir kimse” der herhalde. Bütüne çalışmak için en samimi haliyle özüne dokunmaya çalışan bir kimse Semih Yalman.
Ben anlatmak; yol gösterici, ufuk açıcı, içindekileri keşfetmeni sağlayan ve bütün bunları yaparken hiç tanımadığı insanlara dokunabilen, pazarlama ve marka dehası diye başlarım. Hep diyorum ya hepimiz aslında birer markayız. Semih Yalman, herkesin ve her markanın kendisine yani aynasına bakmasını sağlayan, markaya bakarken eğitim, kurallar, tabiat ve inancı bir yana bırakıp içindeki cevheri bulmaya çalışan bir kimse.
Bir akademisyen düşünün bir bakmışsın masanın üstünde bağdaş kurmuş en samimi haliyle ders anlatıyor. Anlatıyor dediysem öyle öğrenci karşısına geçip konuşmuyor. Sorularıyla ders konusu olan markayla birlikte kendi markasını sorgulatıyor.
Sonra bir anda amuda kalkmış buluyor öğrenci kendini, çünkü hikaye anlatma sanatı dediği pazarlama öğrencilerinin köşeye sıkışınca kısa ve etkili hikaye anlattığını görebilmesini istiyor.
“Her şey hayalle başlar” diye çıkmış yola. Hayallerin peşinden koşmayı unutmuş gençleri hayalleriyle buluşturmaya çalışıyor. Ana okulunda %98 olan hayal gücü, üniversite mezun bir öğrenci için “%2 ‘lere düşüyorsa bu yanlışı düzeltmeyi hayal ediyor ve bunun için hayalleri ve gençler arasında köprü olan dünyada ilk ve tek sosyal girişim platformu DeramsTalk ‘u kuruyor.
Sıfatlarının bir kısmında değinirsem, algı stratejisti, marka uzmanı, 15 kitabın yazarı, 10 müzik albümü sahibi, Gilette, P&G, Boyner, Doğuş, İnci gibi bir çok kurumun üst düzey yöneticisi, yelkenci, Harvard, Emerson, ve Hacettepe mezunu. Bazen hiç kimse, bazen Semih, bazen Semih Yalman, bazen sadece SY, bazen Semih Hoca, bazen de Semih Bey…
Benim için ise hayatımı değiştiren adam…
Semih Yalman markasını anlatmak için bu köşe yetmez bana.. Ben derim ki 11 Eylül 2017, Pazartesi günü saat 14.00 ‘te Alanya HEP Üniversitesi’ne bir uğrayın. Gelin, görün, deneyimleyin derim. Yeni hayatınızın ilk günü olacak, emin olun.
O varken marka anlatmak zaten bana düşmez. Ben yazının sonunu Semih Yalman’ın eski bir yazısından alıntılama yaparak bitireyim dedim. Belki markanıza bakarken size de bir ışık tutar.
“Birey ya da kurum fark etmiyor. Marka yolculuğumuzda içselleştirdiğimiz, net olduğumuz ölçüde daha gerçek algılanacağız. Gerçeklik; bize duyulan, daha doğrusu kendimize duyduğumuz saygıyı, sonuçları acı verici de olsa arttıracaktır.”
En sevdiğim kısmı geliyor:
“Sanmak yerine olmak, olmak için yapmak; yaparken de herkesi değiştirmeye çalışmayıp olduğu gibi kabul ederken, yalandan kaçmak.....
Sonuçta yağlı boya yapacağınız resmi hayal edip, insanları kendi görmek istediğiniz şekle sokmaya çalışmak yerine; çektiğiniz fotoğrafta olmak daha basit ve gerçek.
Bugün markanıza bir bakın”