Merhabalar, Medya sektörüne, Köşe yazısına ve okura seslenmeye merhaba öncelikle. Gazeteci adayı olarak başladığım serüvende bazı bilgileri paylaşacağım sizlerle. Güzel Sanatlar Müzik Bölümü mezunuyum. Müzik ve müzisyenlik üzerine de yazılar yazacağım ancak bugün sizlere çıktığım ilk röportajda başımdan geçenleri anlatacağım. Yaşadığım olay; insanların politik bir görüşe sahip olmadan (apolitik) bir düşünce ile hayatlarına devam ettiklerini anlaması açısından önemli bence. Röportajımda yoldan geçen insanlara ‘Alanya Belediyesinin yaptığı projeleri beğeniyor musunuz?’ diye sordum. İnsanların verdiği yanıtlar ise beni çok şaşırttı. Kimisi röportajdan korktuğunu söyledi, kimisi de arkadaşlarının alay konusu olmaktan çekindi. Ne ilginç. İnsanlar artık kendi düşüncelerini ifade etmek için çekiniyordu. Ya da başka insanların, başkalarının düşüncesine saygısı kalmamış. Aslında düşünceler özgür, olduğu ve istenildiği gibi beyan edilmesi gerektiği halde öyle olmuyor. Olmamasının sebeplerinden biri ise bana göre yaşadığımız Türkiye şartları. Şayet bu olayın bir değerlendirmesi yapılırsa, değerlendirme sonunda çıkan sonuçta bugün yaşadığımız coğrafyanın bize bunu dayatmaya çalıştığını çok açık bir şekilde görebiliriz. Aslında düzen şu şekilde işliyor. Bir yanda susmayanlar var; bir yanda ise susmayanların cevherine kök salmış asalaklar. Bir yanda konuşarak var olan duygular; bir yanda ise konuşanların duygularına kurulan pusu. Bu durumda susmayıp konuşup ayakta duran insanlar… “İnançları uğruna susmadan ayakta duranları, doğduklarından beri tanır dünyamız. Çünkü bazı konuşan insanlar aslında dünyanın insanıdır.” Gerçekten bir şey söylemem gerekirse, durum çok vahim. Yaşadığımız toplumda insanları susturmak bu kadar yaygınken konuşmak insanları korkutabiliyor elbette. Ama siz bir şekilde dik durun ve konuşun. Konuşun ki geleceği inşa edelim.