Pazarlama çalışmalarının yer aldığı bütün süreçlerin en temelinde marka yaratmak vardır.  Markanın ne olduğuna yine kısaca değinecek olursak birey, firma, topluluk ya da ürün neye ait olursa olsun bütün özel isimler markadır. 
E pazarlama çalışmalarımızı doğru idare ettirmek için bizim yapmamız gereken doğru bir markalama çalışması. Markalamak denince aklınıza çiftliklerdeki damgalama işlemi gelsin. Amaç ineği çiftlikteki diğerlerinden ayırmak değil mi? Burada da biz markamızı diğerlerinden ayırıyoruz işte. Pazardaki farklı olma hatta benzersiz olmak için ne gerekirse yapıyoruz.  Neler mi yapacağız? Hadi başlayalım
Yayılma stratejimiz doğru olacak!
Daha hızlı ve daha çok para kazanmak için yayıldıkça yayılırsak ne olacak? Markamız sıradanlaşacak değerimiz azalacak. Kısa dönem mi? Uzun dönem mi? Başarı beklentimiz neyse yayılma stratejimiz üzerinde göstereceğimiz hassasiyet de ona göre olmalı. Biz canı tez insanlarız. Böyle olunca da ürünleri genişletip satışları arttırma, bir an önce para saymayı hedefleme gibi bir planlama yapıyoruz. Böylece bugün alanımızı genişletip, bir süre sonra çat!  diye düşürüverecek hızlı çalışmalar yapıyoruz. Bir sakin olalım derim ben, fiyat çeşitlendirmesi, ürün çeşitlendirmesi ve benzeri pazarlama faaliyetleri uygulamadan önce bir nefes almakta ve bunun uzun vadede markamızın içini ne kadar boşaltacağına bakmak belki bize daha iyi gelecektir? Ne dersiniz hoş olmaz mı?
Doğurduğunuz bir marka hayatına devam etsin istiyorsanız, tanıtıma para harcayın!
Küçük işletmelerin de büyük şirketlerinde en ciddi gideri pazarlama departmanınındır aslında, ama bir o kadar da ceplere akrep kaçar, bir dur der üst düzey yöneticiler.  Ha sanmayın ki tanıtım ve reklama verdiğiniz parayla dünyalara sahip olursunuz. Ama rakiplere karşı savunma bütçemizdir o bizim. Pazardaki konumunuzu rakiplerle paylaşmamak için top tüfek alır gibi, pazarlamaya harcamak zo-run-da-sın-ız!  Harcadığınız para size somut geri gelmez evet, ama sizin alanınıza burnunu uzatan rakipler uçarak mı  uzaklaşır, koşarak mı? İşte sizin  bu konuya vereceğiniz önem, değer, ve tabii ki bütçeyle alakalı. 
Kelimeniz ne?
Tüketicinin zihninde markanızın adını duyunca akla ilk gelen kelime ne? Mercedes markasından söz edince aklınıza ilk ne geliyor? Prestij değil mi? Ya da hazır arabalara girmişken Volvo yazdığımda güvenlik konusunu düşündüğünüze eminim. Kelimeler marka inşa ederken çok kilit bir role sahiptir. Markanız için daraltılmış, gerçekçi bir hedef belirleyin. Sonra büyürsünüz. Çekirdeğinizi belirleyin önce, sonra zihinde bir kelimeye de sahip olursanız, hadi büyüyünüz efendim tutmayayım ben. 
Birkaç yazı daha böyle devam edecek bence, sevdim ben konuşmayı bu konuda. Siz de sevdiyseniz anlatır da anlatırım. Neyse bir sonraki yazıda devamında görüşmek üzere!
Unutmadan:
Siz de bir markasınız! Ve siz hayatta gerçek başarıyı yakalamak istiyorsanız, kendinizi marka olarak görmekle başlayın işe.  Bunu kabul edip, buna göre davrandığınız zaman gerisi çorap söküğü gibi gelecektir unutmayın.