Siyasette çok çalışacaksınız ki başarılı olasınız. Siyasi arenada başarı istiyorsan, seçmeni ihmal etmeyeceksin. Boş vakit buldun mu seçmeni ziyaret edeceksin, çayını içecek, sohbetini yapacak ve her derdine çare üreteceksin. Yakınını kaybeden seçmenin acısını paylaşacak, taziye çadırına uğrayacak ve düğününde de oynayacaksın. Seçmenin kapısını çalacaksın, evinde ziyaret edeceksin, seçmeni yapacağım sürprizlerle mutlu edeceksin. Seçmenin gönlünü almak için onunla yakından ilgilenecek, yaşlıyla elini, çocuksa da yanaklarından öpeceksin. Çünkü seçmen kendisini ziyaret eden partiye her zaman daha yakın olur ve o partiye oyunu verir. 16 Nisan'da referandumu bitirdik, 2019'daki seçime odaklandık. Antalya siyasetini takip ediyorum. 21 Mayıs'ta yeniden AK Parti Genel Başkanlığı görevine dönecek olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çok çalışıyor. Bir gün bir ülkede, ertesi gün de bir ülkede hem Türkiye'nin hakkını ve hukukunu savunuyor, hem de Türkiye'nin 15 yılda ne kadar hizmet aldığını tüm dünyaya bir bir anlatıyor. Erdoğan, sadece yurt dışında değil, yurt içinde de çok ama çok çalışıyor, hem milletine hizmet ediyor, hem de 2019'daki seçim öncesi seçmenin dertlerini çözmek için elinden geleni yapıyor. Erdoğan'ın partisi 15 yıldır Türkiye'de iktidar. Çünkü millete milletin içinden gelen bir lider gibi davranıyor. Milletin derdini kendi derdi gibi görüyor, çözümü içinde bir o kadar hızlı bir şekilde davranıyor. 
Erdoğan bu kadar çalışırken, partisinin Antalya'daki milletvekilleri de onun izinden gidiyor. Erdoğan kadar olmasa da AK Parti'nin Antalya'daki milletvekilleri de seçmeni unutmuyor, her gün hatırlıyor ve sorunları jet hızıyla çözüyorlar. AK Parti'nin Antalya'daki Takım Kaptanı Mevlüt Çavuşoğlu'nu anlatmaya gerek yok. Çünkü Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu'nun Türk siyasetinde ne kadar çok çalıştığını, memleketinin hizmetlere kavuşması için çırpındığını biliyorum. Mevlüt Çavuşoğlu'nun siyasetteki bilgi, birikim ve tecrübesiyle AK Parti, Antalya'da her seçim döneminde tarihi başarılara imza atıyor, bu güveni de boşa çıkarmayıp, her gün Antalya'nın derdine çare oluyor. Antalya turizmini de, tarımını da, ticaretini de düşünüyor Mevlüt Çavuşoğlu. Dış Politika'nın kaptanlığını nasıl bakıyorsa, bakanlığındaki sorunlarla nasıl ilgileniyorsa, memleketimizdeki çiftçinin derdiyle de o kadar ilgileniyor, çözümü için de bir o kadar çalışıyor. Çavuşoğlu'nun kaptanlığını yaptığı AK Parti'nin Antalya milletvekillerinin de ayak uydurması elbette kaçınılmaz. 
Çavuşoğlu sahada koşarken, seçmene pres yaparken, insanlarla birlikte paslaşırken, AK Partili vekillerin ise sahada yürümesi imkansız. Çavuşoğlu koşuyor ama AK Parti'nin Antalya'daki 6 milletvekili de Çavuşoğlu'dan daha çok koşuyorlar. Ankara'da ne zaman TBMM Genel Kurulu'ndaki çalışmalara bir ara verirse, AK Parti'nin Antalya Milletvekilleri uçağa biniyorlar, Antalya'nın yolunu tutuyorlar. Çünkü Ankara'da yapılacak bir iş yoksa, Antalya'da yapılacak çok iy var diyorlar, seçmenlere koşup, onlarla kucaklaşıyorlar. Antalya merkez ve 19 ilçesinde Mustafa Köse'yi her an karşınızda görebilirsiniz. Nerede düğün var, Mustafa Köse orada, nerede cenaze çadırı varsa Mustafa Köse o çadırın altında oturuyor, insanların acısına ortak oluyor. 
Köse kadar Alanya'nın eniştesi İbrahim Aydın da çok çalışıyor. Gazipaşa, Alanya, Gündoğmuş ve Manavgat arasında mekik dokuyor adeta İbrahim Aydın. Her yaştan seçmene hitap ediyor, herkesin problemini çözmek için gece gündüz koşturuyor İbrahim Aydın. İbrahim Aydın koşturuyor, Alanyamız ve Antalyamızda hizmete kavuşuyor. Antalyalının dilinden anlayan bir Gökçen Enç Özdoğan var. Antalya'nın batısındaki ilçelerde yaşayan seçmenlerin dilinden anlayan Hüseyin Samani, Atay Uslu gibi milletvekilleri var. Yani Antalya genelinde AK Parti, her gün sahada. Partinin milletvekilleri başta olmak üzere tüm kademeleriyle sahada olan AK Parti, hem seçmenle buluşuyor, hem de sorunlara çözüm üretiyor. Millet sokakta AK Partiyi ve onun milletvekillerini görüyor, derdini anlatabiliyor. AKP'li milletvekilleri seçmenleri sorunlardan arındırıyor, daha huzurlu, sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmelerini sağlıyor. AK Parti hem sahada çok çalışıyor, hem de TBMM'de. Hal böyle olunca da AK Parti, 15 yıldır Türkiye'de tek başına iktidar oluyor ve rakiplerini her seçimde bir bir yıkıyor. Çünkü Erdoğan nasıl çalışıyorsa, milletvekilleri de bir o kadar çalışıyor. Millet de çalışan partiye hem gönlünü, hem de oyunu veriyor. 
Ama Türkiye'de bazı partiler var. Onlar gündüz de uyuyor, gece de. Seçime 3-5 ay kala sokağa iniyorlar, milletten oy istiyorlar. Millet onlara oyunu veriyor ama bir daha sokakta göremeyince de bir sonraki seçim sırtını dönüyorlar. Çünkü milletin bir kez oyunu alıp, Ankara'da yan gelip, yatıyorsan, millet sana bir daha güvenmez de, oyunu da vermez. Sen Ankara'da, 'Nasıl olsa seçim bitti. Daha 5 yıl var seçime. Bir yıl kala sokağa inerim, seçmeni ziyaret ederim. Nasıl olsa partimde ön secim oluyor, partililerde beni seviyor ve ön seçimde oy veriyor. Ön seçimde partimin listesinden ilk 5'e girerim, Antalya'da milletvekili olurum' dersen, o zaman olmaz. Öyle seçim bittiğinde yan gelip, yatarsan, seçmen de seçimde kurulan sandıkta seni yan gelir, yatırır, ne iktidar olabilirsin, ne de Cumhurbaşkanı. Eğer siyasette başarı istiyorsan, iktidar olacaksan yan gelip yatmayacaksın, tam aksine çok çalışıp iktidar olacaksın. 
Türkiye'de 15 yıldır AK Parti iktidar oluyorsa, dönüp aynaya bir bakacaksın. 'Ben neden Türkiye'de partimi iktidara taşıyamıyorum. Cumhurbaşkanı olamıyorum' diye. Millet, sandıkta AK Parti'yi zafere taşıyınca da dönüp, 'AK Parti'ye oy veren bu millet cahil' diye suçlama yapmayacaksın. Millet aslında cahil değil, uyanık uyanık. Millet sandıkta ne yapacağını çok iyi biliyor ama sen seçimden sonra nasıl seçmenin gönlünü alacağını bilmiyorsun, bunu da 15 yıldır öğrenmediğin için yan gelip, yatıyorsun AK Parti de iktidar oluyor.