1920…
Yıkılmış şehir İstanbul’dan annesini ve kardeşini sefalet içerisinde alan bir adam…
Gözleri, masmavi gözleri, “Bakmaya Kıyılmayan” boğazda ki İngiliz donanmasını görür görmez, “Geldikleri Gibi Giderler” sözleri…
İnanın hala daha Anadolu Hisarı ile Rumeli Hisarı’nın surlarında yankılanıyor!
Anadolu’ya, 19 Mayıs ilk adım…
İlk durak Samsun, Amasya, Erzurum Sivas…
Milli Mücadele’ye 100 yıllık yıkılmaz bir sütün inşa etmek…
Kuva-i Milliye ateşini alevlendirerek, kocaman bir ülkenin, her ferdinin içine “BAĞIMSIZLIK” ateşi yakıvermek…
Ve o gün…
23 Nisan 1920!
Bağımsız, Güçlü, Yıkılmaz bir ülkenin “MİLLİ EGEMENLİK”in ilk tuğlası…
Her ilden 3’er Milletvekili ile dualarla açtığı “Türkiye Büyük Millet Meclisi”nde…
Yıkılmış bir ülkeyi “Muasır Medeniyetler” seviyesine taşımak…
Sanat da, Siyaset de, Tarım da, Sanayi de, Medeniyet de, Spor da ve dahası…
Çanakkale Harbi’nde vatan toprağına düşen Anzak askerlerinin analarına,
"Bu memleketin toprakları üstünde
Kanlarını döken kahramanlar!
Burada dost bir vatanın toprağındasınız
Huzur ve sükun içinde uyuyunuz
Sizler Mehmetçiklerle yan yana
Koyun koyunasınız
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar!
Gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız
Bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler
Ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır
Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra
Artık bizim evlatlarımız olmuşlardır” dedikten sonra, tüm Dünya çocuklarını kucaklayan bir yürek…
23 Nisan Ulusal Egemenlik’in yanı sıra, “Dünya’da ki Tüm Çocukların Bayramı”nı armağan eden “ULU ÖNDER”!
Milletin vekillerinin, Milletin askerlerinin, Milletin her ferdinin, kanla, canla başla kurduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi, asırlık bir çınar oldu…
Ankara, “Millet’in Evi” oldu…
O, koca yürekli, mavi gözlü, sarı saçlı, “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir” diyerek, tüm Dünya Çocukları’na kocaman miras bırakan…
Başta “ULU ÖNDER, MAREŞAL, GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK” olmak üzere,
Bu topraklara bayrağı al kanlarıyla yazan tüm “AZİZ ŞEHİTLERİMİZİ”,
Saygı, sevgi, minnet ve özlemle anıyoruz…
Dünya’nın ve en önemlisi “VATAN”ımızın yılmaz bekçileri, geleceğimizin teminatı sevgili çocuklarımızla birlikte “23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI”nın 100. Yılı’nda “NEŞE” içerisinde, bir 100 defa daha kutlayacağımıza olan inancımla, “Sevgi ve saygılarımı sunuyorum…”
“BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!”