Bu şehrin bir evladı olarak turizmde ter döken bir insanım. Ortaokula gittiğim 1996'lı yıllarda Alanya'nın en gözde mekanlarından birisi olan Balıkçılar Kahvesi'nde garsonluk yapıyordum. O dönem Tevfik Aşlama ve Yusuf Mut'un ortaklığındaki Balıkçılar Kahvesi'nde çalışmak hem heyecanlı, hem de yorucu bir işti. Çünkü o dönemde Avrupa ve İskandinav pazarından turistler, hem ülkemize, hem de şehrimize yağmur gibi geliyordu. O günlerde turistler, hem saatlik, hem de günübirlik tura çıkıyor, Akdeniz'e açılıyor, Aşıklar Mağarası ve Korsanlar Mağarası'nı geziyor, Damlataş'ı da denizden görme imkanı buluyorlardı. Balıkçılar Kahvesi'nde çalıştığım dönemde Alanya'nın cadde ve sokaklarına iğne atsanız, o izdihamdan yere düşmez, caddede insan selinden rahatça yürüyemezdiniz. Hem otelini hem de cebini dolduran turizmcinin yüzü o dönem gülüyor, esnaf da kazandıkça kazanıyordu. İskandinav ve Avrupa pazarından yağmur gibi gelen turistler sayesinde şehirde herkes çok mutluydu. O dönem gelen turistlerin cebi doluydu, harcama konusunda da cömertti. Bir turist sadece otele gelip, oradan çıkmamazlık yapmıyor ve şehrin tarihi ve doğal güzelliklerini gezip, istediği mekanda oturup, istediğince her hizmetten de yararlanabiliyordu. Gelen hesaba da itiraz etmiyordu o dönemki turistler. Gelen hesap kadar oturduğu mekanlara da bahşiş bırakıyorlardı. Ama o dönemki turistlerin harcadıkları parayı bırakın, mekanlara bıraktıkları bahşiş kadar bugün gelen turistler şehir ekonomisine katkı yapmıyor. Günümüzde şehrimizde tatil yapan turistler, otellerden çıkmıyor, çarşıya çıktıklarında restoranlarda karınlarını doyurmak yerine simit alıp onunla bir öğünü geçiriyor. Çarşıdaki butikçiden bir havlu bile almıyor bugünkü turistler. Otellerde uygulanan Herşey Dahil Sistemi'nin şehirde uygulandığını sanıyor, taksilere bile para vermek istemiyor. Plajda şezlong ücretine bile itiraz eden turistler, çarşı esnafına da bir şey kazandırmıyor. Bugün Alanyamıza gelen turistlere kalitesiz turist demiyorum ama ekonomik yönden durumu iyi olmayan turistler sınıfına koyabiliriz. Bugün hem Türk turizmi çöküyor, hem de Alanya turizmi. Otellerde günlük en fazla 100 TL konaklama ücreti veren bir turistten şehir ekonomisine ne kadar katkı sunmasını bekleyebilirsiniz. Alanya turizmi her dönem bir önceki yıla oranla daha da çöküyor. Bir önceki yıl turizmde konaklama ücreti bu yıla oranla daha yüksekti ama otellerde konaklayan turist sayısı düşüktü. Bu yıl otellerde konaklayan turist sayısı fazla olabilir ama konaklama ücreti düşük. Bu turizmi kurtaramazsak şehir ekonomisi de er veya geç çökecektir. Turizmi bilen bir ismi bulup, Kültür ve Turizm Bakanlığı koltuğuna oturtamazsak, turizmcinin sorunlarını çözemezsek bu şehirde 5 veya 10 yıl sonra otellerin kapısına kilit vururuz. Bugün Türkiye'de Turizm Bakanı var ama biz göremiyoruz. Turizmin başkentine gelip, sorunları çözmenin derdine düşmek yerine Ankara'da koltuğunda oturan bir Bakan var. Turizm Bakanı'nın turizme ne kadar önem verdiği de tartışma konusu.
Turizm Bakanı'nın turizme önem vermediğini biliyoruz ama bu şehirde yaşayan insanlar olarak bizlerde ekmek yediğimiz turizme ne kadar önem veriyoruz. Bu da bir tartışma konusu. Alanya'da herkes, turizmi 12 aya çıkarmak istiyor ama bu sözde kalıyor. Turizmi 12 aya çıkarmayı her platforma tartışıyoruz ama hayalimizdeki projeleri bir türlü hizmete katamıyoruz. Alanya'da bir Akdağ Kayak Merkezi Projesi var ama o sadece bir projeden ibaret. Nereden bakarsanız bakın 21 yıldır Alanyalılar, Akdağ Kayak Merkezi Projesi ile yatıp, Akdağ ile kalkıyorlar. O projede bir gelişme var mı derseniz yok. Çünkü kağıt üzerinde projede bir adım atılmış olabilir ama 21 yılda bu projeyi hayata geçiremediyseniz, hizmete katıp, kış turizmini canlandıramadıysanız o projenin bence bir önemi yok. Kış turizmini canlandıralım diyoruz ama spor turizmi için bir adım atmıyoruz. Şehirde hazine arazileri var ama o arazileri spor turizmi için Büyükşehir Belediyesi veya Alanya Belediyesi'ne tahsis ettirip, o araziler üzerine futbol sahaları inşa ettiremiyoruz. Şehirde golf turizmi için arazi tahsisi yaptırıyoruz ama o ayağımıza gelen imkanlardan yararlanamıyor ve yararlanmak istemiyoruz. Golf turizmi için arsa tahsisi yapılıyor ama o tahsislerin ihalesine bile girmiyor, girmek istemiyoruz. Deniz turizmi konusunda bir çalışmamız da yok, projemiz de. Alanya-Kıbrıs arasında feribot seferlerine bile sahip çıkamıyor, şehrin gelişmesine katkı sunamıyoruz. Yayla turizmi konusunda proje üretemiyoruz ve üretilen projelere sahip çıkamıyoruz. Biz ekmeğini yediğimiz turizmin 12 aya çıkmasını sağlayamıyoruz. Kendimizden önce proje üretenlerin de ürettikleri projesine sahip çıkamıyoruz. Koza Projesi'ni sahiplenemiyor, şehir ekonomisini can suyu katacak projeleri hayata geçiremiyoruz. Avrupa ve İskandinav turisti çekebilecek bir projeye imza atamıyor, Alanya'yı cazibe merkezine de dönüştüremiyoruz.
Bu şehirde yaşıyoruz ve birbirimize akıl veriyoruz. Birbirimizin açıklarını aramaktan, birbirimizin ayağına çelme takmaktan başka bir derdimiz yok. Birlik olamıyoruz, beraber projelere imza atamıyor ve turizmi de 12 aya çıkaramıyoruz. Bol keseden atıyoruz ama bir Akdağ'ı 21 yılda hizmete katamıyoruz.
Şehrin ekonomisine ekonomik değer katacak, turistik tesisleri dolduracak, esnafa moral verecek olan bu projelerin bile hayata geçirilmediği, turizmi 12 aya çıkaramadığımız ve sadece üç aylık döneme düştüğü Alanyamızın bir evladı olarak bu durumdan utanıyorum. Ankara'da çok güçlü olduğumuz bir dönemde bile bu şehrin geleceğine dönük projeleri hizmete geçiremiyorsak, Alanyamızı kalkındıramıyor, cazibe merkezine dönüştüremiyorsak, ne zaman dönüştüreceğiz.
Biz ne zaman Alanya'yı rüya şehir yaparız biliyor musunuz. Koltuklarımızda oturup, birbirimizin ayağını çekmekten vazgeçip, hazırladığımız projelere Ankara'dan ödenek çökmeyi öğrendiğimiz gün Alanyamızın da kurtulduğu, turizmin 12 aya çıktığı, esnafın yüzünün güldüğü, inşaat sektörünün büyüdüğü, tarımın da geliştiği gündür.