Daha önce Abdullah Sönmez'le ilgili yazımda, 'Sayın Sönmez AK Parti'de siyaset yapacaksa MHP'den istifa etmeli. Hem AK Parti'de, hem MHP'de olmaz. Bu şekilde kendisine oy veren binlerce seçmene, meclis üyesi arkadaşlarına, partisine ve Belediye Başkanı Adem Murat Yücel'e saygısızlık etmiş olur" demiştim.
Abdullah Öztürk'le ilgili yazımda ise, 'AK Parti yerelde seçimlerin startını batıdan verdi. İki Abdullah beyler, bana göre yerel seçim projesi. AK Parti'de onlarca hatta yüzlerce milletvekili adaylığını hak etmiş partili varken, sıfır kilometre AK Parti'li Abdullah Öztürk'ün şok bir kararla MHP'den istifa ederek AK Parti'den milletvekili aday adayı olması sıradan bir durum değil' demiştim.
Bu iki yazımın ana konusunu oluşturan taşlar, önceki gün AK Parti'de yerine oturmaya başladı.
Öztürk ve Sönmez, AK Parti'ye giderek partililik pozunu verdiler.
Bana göre Sönmez'de MHP gömleğini çıkartarak resmen AK Parti gömleğini giymiştir.
Burada Sayın Sönmez'in siyasi etik olarak yapması gereken tek şey, MHP'den istifa etmesidir.
İki kapı arasında ceryan iyi gelmez!
Şimdi MHP'liler diyor ki, 'Sönmez'den beklerdik ama Öztürk'ten beklemezdik. Mezarlıklar kendisini vazgeçilmez sanan siyasetçilerle dolu'.
Abdullah Öztürk'te diyormuş ki, 'Listenin ilk beşin içinden söz aldım'.
AK Parti'liler diyor ki, 'Bugün MHP'yi yarıda bırakan yarın AK Parti'yi bırakmaz mı?. Bizde belediye başkanı adayı, milletvekili adayı bittimi de MHP'den aday ithal edeceğiz. Aday dışardan olursa seçimlerde partiden kimi bulup çalıştıracağız'.
MHP İlçe Başkanı Mustafa Türkdoğan ise, Sayın Devlet Bahçeli'nin, 'Bizim partililerimiz yoktur. Dava arkadaşlarımız vardır. Dava ne alınır ne satılır' sözünü sosyal medya hesabından paylaşarak Sönmez ve Öztürk'e mesaj verdi.
Sönmez ve Öztürk'ün AK Parti macerası daha çok su götürür.
Öztürk'ün, 'söz aldım' ifadesi doğruysa ve gerçekten seçilebilecek sıradan milletvekili adayı olursa, AK Parti'de cıngar çıkabilir.
Sönmez'le ilgili zaten gizliden gizliye ciddi bir karın ağrısı var.
AK Parti'nin kuruluşundan buyana varını yoğunu ortaya koymuş, her türlü siyasi ve ticari riski göze almış, zaman harcamış, emek vermiş siyasetçileri bir kenara iterek sıfır kilometre AK Parti'li iki ismin milletvekili ve belediye başkan adayı yapılmasının izahı çok zor olur.
AK Parti aynı delikte parmağını iki kez ısırtırmı bilemem ama buna benzer Hasan Sipahioğlu örneğiyle 2014'te ağır bedel ödedi.  
MHP ve CHP'nin başka partilerden kopup gelen siyasetçileri aday yapma gibi bir hastalığı var ancak AK Parti bu tip hatalara düşmüyor. 
Geçmişe dönüp bakıldığında AK Parti kendi içinde dahi yenilenerek yoluna devam ediyor.