Peşin peşin söyleyeyim…
Yılın EN’lerini açıklamaya bir günlük ara vererek, kendime bir “torpil patlattım” ve 2014 yılının “son yazısını” şahsıma ayırdım…
Oturduğum yerde, “haşlanmış patates kıvamındaki” başımı avuçlarımın arasına sıkıştırarak hemen hemen her gün “ne olacak bu Alanya’nın hali” diye düşünmek yerine, senede bir kere de olsa şahsımı düşünmeye karar verdim yani…
Düşünürken bir de baktım ki, makarayı çok gerilere sarmışım…
Yeni yeni “ötmeye başladığım” günler geldi aklıma…
Yaşımız henüz “18 olmadığı” için, kahvehane gibi “umuma açık yerlere” girebilmek adına okul kimliklerindeki “doğum yılı” hanesinde değişiklik yapıp, “yaşımızı büyültmek” için çabaladığımız günler işte…
“Hey gidi günler hey” dedim, kendi kendime, “daha gün gibi” ama nasıl da hızla akıp gitmiş yıllar…
“Yaşımızı büyültmeye” çalıştığımız o günlerden, şimdilerde yaşımızı soranlara “30’dan biraz fazla” dediğimiz zaman, “oldu olacak biraz daha küçül de gömlek cebime gir” yanıtı aldığımız bugünlere de kolay gelmedik tabi…
İlk gençlik yılları tam da “12 Eylül darbesine” denk gelen bizim kuşak genellikle “yasaklar” içinde büyüdü…
Yurdum insanlarını “kasıp kavurmalarına” rağmen, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses gibi “arabesk müziğin baba isimlerinin” televizyon ekranında boy göstermeleri yasaktı misal...
Onlara da sadece “yılbaşı geceleri” için hazırlanan özel programlarda televizyona çıkar, bir-iki “içli şarkı” patlatıp, ekran başındakilerin gazını alırlardı…
Bizim kuşak ve daha eskileri bilir, “televizyon kanalı” dediğim de sadece bir kanal, yani devletin tekelindeki TRT, başka kanal-manal yok…
Gece yarısı olduğu zaman yayınını kesip, “televizyonunuzu kapatmayı unutmayın” yazan kanal yani…
“İnsanlar bilinçlenmesin, koyun gibi olsun” diye, yasakların, yani “sansürün” en acımasız şekilde uygulandığı kanal yani…
Bu yasaklar sadece TRT ile sınırlı değildi elbette…
Özellikle gençlere “siyasetle ilgilenmek öcü gibi” gösterilip, yasaklanmıştı misal…
“Sağ yasak, sol hepten yasak”…
Sağ ve solları yasaklanan gençlik için iki alternatif vardı…
Ya “önleriyle” ilgilenecekler, ya da “arkalarıyla”…
O yıllarda “Bülent Ersoy’a özenip, akılları arkalarında kalan” gençlerin sayısının çok olması hep bu “yasaklar” yüzünden olmuştur işte…
Şahsım olarak, şeytanın “arkadan arkadan” dürtmelerine kulak asmadım da, “aklı önünde kalanlardan” olup, son anda yırttım Allah’tan…
Her neyse, mevzu başka yerlere kayıyor, fazla dağıtmadan toparlayalım…
Gelen yıl, yani 2015 yılı Alanya adına çok “özel bir yıl” olacak bana göre…
Alanya’nın “gelecek vaat eden” pırıl pırıl, son derece çalışkan, halkla bütünleşebilen, devlet babanın şefkat elini her daim vatandaşına hissettirebilen bir Kaymakamı, Dr. Hasan Tanrıseven’i var çünkü…
Keza, seçildiği ilk günden beri belediyenin kapılarını vatandaşa sonuna kadar açan, “seçildim artık işim bitti” diye düşünerek insanına “tepeden bakmayan”, her türlü olumsuzluklara, her türlü engellemelere rağmen “hizmet üretmek” adına çırpınan bir Belediye Başkanı, Adem Murat Yücel’i var çünkü…
Büyükşehir Yasası’nın bu memlekete “fayda getireceğine” zerre kadar inanmıyor olsam da, iyi niyetinden ve Alanya sevdasından asla şüphe duymadığım bir Koordinatörü, Hüseyin Güney’i var çünkü…
Alanya’nın “başını çeken” bu üç “önemli” isim, hem genç hem de çok çalışkan…
Velhasıl, 2015 yılı Alanya için “umut dolu” bir yıl olarak geliyor…
Bakın yine dayanmadı yüreğim…
“Şahsıma ayırdım” diye baştan pazarlık yaptığım bu yazıda bile lafı döndürüp dolaştırıp Alanya’ya getirdim…
Her neyse sıkıntı yok…
Yeni “umudundan” devam edelim…
Turizmciler her ne kadar “pek parlak görünmüyor” deseler de, “daha iyi ve bol kazançlı” bir sezon adına yine de umut dolular…
Don-atlet satanlar, en azından bugün için “kırmızı iç çamaşırı” satışlarında patlama olması adına umut dolular…
Cebinde Milli Piyango bileti olanlar, “yeni yılda çok zengin olma hayali” adına umut dolular…
Memuru, emeklisi, dulu, yetimi “maaşlarına yapılacak zamlar” adına umut dolu…
Ve en önemlisi, benim gibi “bekar” olanlar, “güzel ve keyifli bir birliktelik yakalayabilmek” adına umut dolu…
En önemli umut da bu zaten…
İçimden bir ses, bu anlamda 2015 yılının şahsım adına “çok güzel ve keyifli” geçeceğini söylüyor…
Hadi bakalım hayırlısı olsun…
Darısı diğer bekarların başına…
2015 yılı için “yeşeren umutların” herkes adına gerçekleşmesi dileklerimle…
Yeni yılınız kutlu, mutlu, huzurlu, bereketli ve sağlıklı olsun…