Ve yarın sandık başındayız. Bir seçmen olarak sandık başına giderek, oyumuzu kullanacağız. Bizde Türkiye'yi yönetecek lideri belirlemek için oyumuzu gönlümüzden geçen partiye vereceğiz. Tabiki bu seçim Türkiye'nin geleceği için büyük önem arz ediyor. Bu seçimde herkesin oyunu kullanması çok önemli. Çünkü bir oy demek bir milletvekili demektir. Çünkü Türkiye'nin istikrara ve huzura ihtiyacı var. Bu huzuru ve istikrarı hangi parti sağlayacaksa sağlamalı. 13 yıllık sürede bu ülkeyi tek başına AK Parti yönetti. Türkiye'de koalisyon dönemini de gördük, tek başına iktidar olan tek partili dönemi de. Onun içinde seçmen sandığa gdecek, kendi tercihini de yapacak. Bu ülke tek partili iktidarlar döneminde mi, yoksa koalisyon hükümetleri döneminde mi daha iyi yönetildi? Bu sorunun yanıtını 1 Kasım'da seçmen verecek. Biz öyle veya şöyle dememiz uygun olmaz. Bizim sadece seçmenden bir isteğimiz var. Mutlaka sandığa gidin, oyunuzu kullanın. Çünkü yarın oyunuzu kullanmazsanız, sosyal medya hesabından, 'Ah vah' sözcüğünü kullanmayın. Çünkü vatandaşlık görevini yapmıyorsanız, bu ülkeyi kim yönetirse yönetsin onları sorgulama hakkınız yok. Bu gece yatağınızda iyice düşünün, oy vereceğini partiyi de iyice bir irdeleyim. Türkiye'yi kim iyi yönetmişse, o partiye oy verin. MHP yönetmişse ona, CHP yönetiyorsa, o partiye veya AK Parti döneminde iyi yönetildiğine inanıyorsanız AK Partiye verin. Ama mutlaka ve mutlaka da sandık başına gidin. 1 Kasım seçiminde ideolojik düşünmeyin. Dün şu partideye mensuptum, o partiyi bırakmam demeyim. Hangi parti bu ülkeye hizmet etmişse ideolojik düşünceleri bir kenara bırakın ve bizi iyi yönetenlere oy verin. 
Sokakta dedikodu yapanları bir kenara bırakın. Bu ülkenin istikrara ve huzura ihtiyacı var. Bu ülkenin birliğe, beraberliğe ve kardeşliğe bu dönemde ihtiyacı var. Bakın 7 Haziran'dan sonra işlerimiz bozuldu, ekonomimiz de elden gitmeye başladı. Bu ülkeyi yöneten partiler bir darbe almışsa, Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanları da ikinci darbeyi vurmak için ayağa kalkıyor. Bu ülkeyi bölmek isteyen hainler var. İçte ve dışta bu hainler pusuda bekliyor. 1 Kasım'da ya bu ülke bütünleşecek, ya da hainlerin kurduğu tuzaklardan kurtulmak içinde ne gerekiyorsa yapılacak. Bu ülkede hainlerin yüzünü güldürmeyelim. Türkiye'yi bölmek isteyenlere sandıkta çok iyi bir ders verelim. Bu seçim AK Parti, MHP veya CHP'nin meselesi değil, Türkiye'nin meselesi. Bu seçim geleceğin gençlerini yakından ilgilendiriyor. Yarın daha mutlu ve huzurlu bir yaşam için istikrarı kim tesis edecekse, o partiye oyumuzu verelim. Bu istikrarı AK Parti tesis edecekse ona, CHP veya MHP tesis edecekse o partilere oy verelim ama mutlaka bu seçimde tek başına bir parti iş başına gelmeli. Çünkü güçlü bir iktidar, bu ülkeyi o hainlerden temizler. 
Bu seçim bütünleşme ve hainlerden temizlenme seçimi olsun. Çünkü 1 Kasım'da herkes oyunu istediği partiye ve dilediği lidere verebilir ama 1 Kasım sonrası Türkiye'yi bütünleştirecek bir partiyi iş başına getirmemizde yarar var. Artık Türkiye'nin ayrışmaya değil bütünleşmeye ihtiyacı var. 
1 Kasım'da tek başına bir parti iş başına gelemezse, Türkiye'yi ekonomik yönden karanlık günler bekliyor. Çünkü bugün kredisini ödeyemeyen, çek ve senetleri yazılan bir çok işadamı var. Bu işadamları 1 Kasım'dan sonra önünü göremezse Türkiye'nin geleceği karanlık demektir. Gelin bu ülkeyi karanlığa değil aydınlığa götürelim. Bu ülke bizim ülkemiz. Bu ülkeye yazık etmeleyim. Çünkü bizim bir Türkiyemiz var, ikinci bir Türkiyemiz yok. Bu ülkeyi Suriye'ye, Irak'a dönüştürmek isteyen hainlerin kurduğu tuzakları sandıkta bozalım, tam Bağımsız bir Türkiye için 2023'e kadar omuz omuza verelim. 2023'de Lozan anlaşmasının bitmesiyle birlikte Türkiye zenginleşecek, hür ve bağımsız bir ülke olacak. Böylece Türkiye, dünya ekonomisinde ilk sıralarda yerini alacak, Avrupa'da bize gıpta ile bakacak