Öncesi yok, sonrası belirsiz. Bildiğimiz tek gerçek var, bir gün öleceğiz. Öyle değil mi? Neyden bu kadar emin olabiliyoruz ki… Ölüm var, ölüm herkese var. Bilinen son, belki de başlangıç kim bilir?
Madem hayat bir noktada bitiyor, madem sonu var; öyleyse yaşamanın ne anlamı var? Ne için yaşıyoruz, yaşamımızın amacı ne? Tam da şu anda intihar etmemize engel olan ne? Kiminiz ailem, çocuklarım; kiminiz inancım diyeceksiniz muhtemelen. Belki de kiminiz donup kalacak, hayatında anlamlı olan, değer verdiği bir şey olmadığını fark edecek; belki hüzünlenecek, belki ağlayacak.
Yaşıyorsak, hayat devam ediyorsa, sonlandırmıyorsak bir anlamı olmalı, işte o zaman çıkar hayatın tadı. Gelişine yaşarsanız eğer, rüzgarda savrulan naylon torba gibi; tükenmekten başka son olmayacak.
Hani kimi insan vardır; ne istiyorum bilmiyorum, içimden bir şey yapmak gelmiyor der sıklıkla. Dikkat edin bu kişilere, bir meşguliyetleri olduğunda bu sıkıntıları da olmaz. Ama ne zaman ki boşa çıkarlar, tatil olur, iş biter; içlerine sıkıntı basar, daralırlar.Boş kalmaya dayanamazlar, çünkü boşluk hayatlarının anlamsızlığını hatırlatır. Kendiyle baş başa kalır, düşünceler sarar her yanı.
Yalnız kalabilen, tek başına olmaktan korkmayan, bundan keyif alabilen insan ruhsal anlamda olgun insandır. Tabi burada kastettiğim kimseyle görüşmeyip bir başına yaşayan kişiler değil. Hayatı dengeli bir şekilde karşılayabilen, hem sosyal, hem yalnız kalabilen… Kendiyle vakit geçirmekten hoşnut, kendiyle barışık, kendini olduğu gibi kabul eden… Bu kişilerin başkalarıyla da derdi olmaz genelde.Bilir ki hissettiği tüm duygular kendine ait, duygularının sorumluluğu kendine ait; bir başkası suçlu değil.
Hayatının sorumluluğunu alır, tercihlerinin sorumluluğunu alır. Hata yapabilir ama kendine karşı katı olmaz, önce kendine hoşgörülüdür sonra tüm insanlara. Hata yaptığında pes etmez, ama aynı hatayı da tekrarlamaz. Yaşamının bilincindedir, neyi neden yaptığını bilir. En önemlisi içinden geldiği gibi yaşar. Hayatını bir başkasının gözünden değil, kendi gözünden yaşar. Elalemi değil, kendini düşünür. Tüm bu sebeplerle ölüm erken de gelse geç de gelse korkmaz. Yaşamı dolu dolu yaşar içine sindirir. Biteceğini bilir, verilen yaşamı ödül kabul eder, sonuna kadar kullanır.
Bu hafta biraz kendimizle kalalım, düşünelim. Dünyaya geldik tamam bize sorulmadı belki ama yaşıyoruz sonuçta. Acaba bu yaşamımız ne kadar kendimize ait, ne kadar coşkuyla yaşıyoruz?
İçinize sinen bir ömrünüzü olması dileğimde…